Günde bir fincan kahve kanseroid hücrelerinin, tümör hücrelerinin gelişmesini durduruyor. Türk kahvesi kanserli hücreye savaş açıyor 24.12.2013 - 14:28; TürkKahvesi - Bir İçecekten Daha Fazlası Kahve alışkanlığını Türklerden alan Avrupa ülkeleri zaman içinde farklı tarzlar geliştirmişler ancak Türk kahvesi neredeyse hiç değişmeden günümüze gelmeyi başarmıştır. Pek çok bakımdan diğer kahvelerden ayrı bir yere konulması gereken Türk kahvesinin farkının yalnızca hazırlanış ve pişirme yönteminden TürkKahvesi Nasıl Hazırlanır? Klasik Türk kahvesi tarifine göre Türk kahvesi yapımında takip etmeniz gereken altı adım vardır: 1. Adım Öncelikle, kaç fincan kahve pişirecekseniz o kadar fincan soğuk suyu cezveye koyun. Suyun soğuk ve kaliteli olması (mümkünse musluk suyu kullanmayın, klor kahvenin tadını bozacaktır Türk kahvesi günü: 1-8 Aralık 2013 tarihleri arasında Yaptığı geniş tabanlı bir çalışmada çıkan sonuçlar bize Türkiye’de günde ortalama bir fincan (1,02) Türk kahvesi En ideali günde 2 fincan içmek. En güzeli de sade içmek. Çünkü bir fincan sade Türk kahvesinin içerisinde 7 kcal kalori ,orta şekerli Türk kahvesi içerisinde 17 kcal kalori, şekerli Türk kahvesinde ise 42kcal kalori bulunmaktadır. Tabii seçim yine de size kalmış. Dokuz biyoaktif amin ve beş mineralin yanı sıra pH, renk cash. Türk Kahvesi Günü mesajları, uzun, kısa 2021! Dünya Türk Kahvesi Günü mesajları, 5 Aralık tarihinde milyonlarca kahve tutkunu tarafından paylaşılıyor. Kırk yıl hatırının yanı sıra kendine has kokusu ve lezzetiyle sadece bir içecek olmaktan çıkıp derin anlamlar taşıyan Türk kahvesi, UNESCO tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası kabul edilmişti. O günün yıl dönümü ise Dünya Türk Kahvesi Günü kutlanmaya devam ediyor. Türk kahvesi, yüz yıllar boyunca köpüğünden telvesine, fincanından kokusuna bir içecek olmakla kalmayıp bir kültür haline geldi. Dünya Türk Kahvesi Günü’nde de milyonlarca kişi sosyal medya platformlarında uzun, kısa ve resimli mesajlarla bugünü kutluyor. Peki, Dünya Türk Kahvesi Günü ne zaman kutlanıyor? İşte en güzel Türk Kahvesi Günü mesajları ve günün tarihçesine ilişkin detaylar… TÜRK KAHVESİ TARİHÇESİ Türk kahvesi her ne kadar yüz yıllardır bir Türk kültürünün içinde olsa da aslında Kuzey Afrika kökenli bir içecek. Bu tadı acı ancak lezzeti güzel kahvenin 16. yüzyıl ortalarında Arap Yarımadası'ndan geldiği biliniyor. DÜNYA TÜRK KAHVESİ GÜNÜ NE ZAMAN KUTLANIYOR? Türk Kahvesi 01-08 Aralık 2013 tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirilen ve 155 ülke temsilcisinin katıldığı UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması 8. Hükümetlerarası Komite Toplantısı’nda “Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği” ile UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’ne alındı. O günden bu yana da 5 Aralık tarihi Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutlanıyor. TÜRK KAHVESİ GÜNÜ MESAJLARI UZUN, KISA 2021 Kahve acı aslında sevgi saklı adında acı tatlanır çünkü muhabbet var tadında 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Gününüz Kutlu Olsun! Çayın kalabalıkla arası iyidir kahve yalnızlık ister. Bugün, 500 yıllık kültürümüz Türk Kahvemiz’in Günü. Türk Kahvesi gününüz kutlu olsun Bazı kahveler uzaklara bakılarak içilir. Kahve kokusu, hasret kokar bazen. Yudumunda bolca özlem. Telvesinde bolca gözyaşı vardır. Bugün 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi günü! En keyifli sohbetlerin, en güzel toplanmaların baş tacıdır Türk kahvesi. Türk Kahvesi gününüz kutlu olsun Beni kimsenin tanımadığı bir yer arıyordum, bir kahve içip düşünmek için. Cesare Pavese Kokusuyla, tadıyla, kırk yıllık hatırıyla… 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü kutlu olsun Hayatımı kahve kaşıklarıyla ölçüyorum. T. S. Eliot Yıllardır kahve keyfinize eşlik etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü Kutlu Olsun. Hayat bir kahve fincan gibidir bazen acı bazen tatlı olur. Önemli olan kahvenin tadı değil onu kiminle içtiğinizdir. Kahve acı aslında sevgi saklı adında acı tatlanır çünkü muhabbet var tadında. Türk Kahvesinin Tarihi Türk Kahvesi, sadece Türkler tarafından hazırlanan, kendine has pişirme ve sunma şekli olan kahve türüdür. Türk kahvesi denince akla ilk gelen şeyler köpük, telve, cezve ve fincandır. Kahve, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1543 yılında Habeşistan’dan İstanbul’a gelmiş ve zamanla Osmanlıdan Avrupa’ya geçmiştir. Avrupa’da kahve uzun bir müddet Türk Kahvesi olarak sunulmuştur. Türk kültürüne has güğüm ve cezvelerde pişirildiği için Türk kahvesi olarak anılmaya başlanmıştır. O devirde açılan kahvehaneler sayesinde Türk halkı kahve ile tanışmıştır. Kahvehaneler; sohbet edilen, oyun oynanan sosyal yerlerdir ve Türk kültüründe önemli bir yer almaktadırlar. Günümüzde de Türk kahvesi dünyaca ünlüdür. Eskiden kömür ateşinde yavaş yavaş kavrulan kahve çekirdeklerinin dibeklerde öğütülerek ince bir hal almasıyla elde edilirdi, Türk kahvesi. Bu kahve dibek kahvesi olarak da anılmaktadır. Günümüzde bu işlemi gerçekleştirmek için çoğunlukla kavurucu ve öğütücü makineler kullanılmaktadır. Türk Kahvesinin Hazırlanışı İyi bir Türk kahvesi yapabilmek için her şeyden önce kaliteli bir kahve kullanılmalıdır. Her şeyin içine yabancı maddelerin karışmış olduğu günümüzde bu konuya özellikle dikkat edilmelidir. Yani aldığınız kahve, gerçekten kahve olmalıdır; içerisine ticari kurnazlıklar sonucu nohut, fındık, fıstık vs karışmamış olmalıdır. Bu konuda, kapalı paketlerde satılan ve bu işi uzun yıllardır bir gelenekolarak devam ettiren Kurukahveci Mehmet Efendiye güvenebilirsiniz. İkinci nokta çay demleme hususunda değindiğimiz, sudur. Türk kahvesi hazırlamak için kullanılan su, kaynak suyu ve kesinlikle soğuk olmalıdır. Su ısıtıcılarda kaynatılmış suyun içerisine kahve karıştırılıp, ocakta yalandan köpürtülmüş kahve, Türk kahvesi değildir! Türk kahvesi isteğe göre sade, az şekerli, orta şekerli ve çok şekerli olarak tüketilebilir. Fincanla servis edilen kahvenin suyu ölçülerek cezveye konur. Örneğin, bir kişiye orta şekerli kahve yapmak için, bir fincan soğuk su, iki doluca çay kaşığı kahve ve iki çay kaşığı şeker cezveye konur. Cezve kısık ateşteki ocağa alınır ve suyun üstündeki kahvenin tamamen çökmesi çok kısa bir sürede olur ve hemen bu karışım karıştırılır. İyice karıştırılan kahve kısık ateşte ağır ağır pişirilir. Kısa bir sürede kahvenin üzerinde köpük oluşmaya başlar. Bu köpük ve kahvenin bir kısmı soğuk olmayan fincana boşaltılır. Daha sonra cezvedeki kahve tekrar köpürene kadar ocakta tutulur ve sonra kalan kısım da fincana boşaltılır. Bu makul bir tarif olmakla beraber “her baba yiğidin bir yoğurt yemesi vardır” sözünü de unutmamak gerekir. Biz burada kahvenin cezveyle pişirilmesine değindik ki kanımızca esas budur, isteyenler Türk Kahvesi Makinesi ile de bu işi şip-şak halledebilirler. Anlaşılacağı üzere köpüksüz Türk kahvesi olmaz. Köpük sayesinde kahvenin tadı uzun süre damakta kalır ve köpük kahvenin geç soğumasını da sağlar. Türk kahvesi yoğun kıvamda olmasından dolayı ağızda uzun süreli bir tat bırakır .Çok güzel bir kokusu vardır ve bununla diğer kahve çeşitlerinden ayrılır. Türk kahvesi, küçük ince kenarlı fincanda servis edilir ve sıcaklığını kahve içilene kadar muhafaza eder. Kahve içilmeden önce çok kısa bir süre beklenir ki, fincanın dibinde “telve” tabir edilen kalınca bir kahve tabakası oluşsun. Böylece kalın kahve parçacıkları fincanın dibine çöker ve kahve kendiliğinden filtre olur. Türk kahvesinin yanında bir bardak serince su bulunmalıdır. Tercihe göre bu su kahveden önce yada sonra içilebilse de, ağzı temizlemek ve kahvenin yoğun aromasını tam olarak alabilmek için önceden içilmesi daha mantıklıdır. Arzuya göre bir parça lokum veya bitter çikolata da Türk kahvesine oldukça iyi eşlik telvesi içilmemekle beraber, hayretlere vesile olan kahve falı için kullanılır! Özenerek hazırlanması gereken Türk Kahvesi kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. Geçmişten günümüze, bir kişiye kahve ikram edilmesi o kişiye duyulan sevgi, saygı ve önemi ifade eder. Hatta evlenecek bayanların, kız isteme merasiminde misafirlerine güzel bir kahve yapabilmesi için uzun yıllar ailesi tarafından antrenmana alındığı da bir gerçektir. Grove Porselen Türk Kahvesi Fincanı Son zamanların en güzel Türk kahvesi fincanı takımını sizin için sunuyoruz. Kulplarının rahat tutuşu fincanın tabağa tam oturması rahat içimi ile en çok tercih edilen modelimiz farklı renklerden oluşmaktadır. Siyah, uçuk pembe, lacivert, yeşil, mor ve lila renklerinden oluşur. 90 cc olan fincan takımımızın fincan yüksekliği 6,5 cmdir. Tabağın çapı 11 cm olan fincan takımımız gold detaylarla hareketlendirilen desenleri ile hem zarif hem de modern bir çizgi sergiliyor. Sipariş sonrası ürünler tek tek incelenip kargoda hasar görmeyecek şekilde paketlenir. Kargoda oluşacak herhangi bir hasar ve ya aksaklıkta lütfen bizimle iletişime geçin. Kargoda oluşan hasarlı ürünler Mutfakfoni sorumluluğundadır. Mutfakfoni ailesi sağlıklı günler diler.. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da, bir önceki hafta ise Ankara’da Kahve Festivali’ndeydim. Dükkân olarak sağlıklı atıştırmalıklarımızı katılımcılarla buluşturduk, “Kahvenin saati olur mu?” başlığı altında kahve ile fit tarifleri denedik. Sağlıklı ürünün lezzetli olabileceği konusunda binlerce kişiden tam not almak benim için çok sevindiriciydi. Günümüzde dünya nüfusunun %80’inin her gün kafeinli bir ürün tükettiğini biliyor musunuz? Her gün milyarlarca kişi sabahları uyanık kalmak, gece vardiyasını atlatmak ya da öğleden sonra enerjisini artırmak için kafeine başvuruyor. Kahve aslında kültürümüze yerleşmiş içeceklerden biri, Türk halkı olarak da kahveyi sevdiğimiz bir gerçek. Örneğin, atalarımızdan miras Türk kahvesini sevmeyen yoktur diye tahmin ediyorum. Yapılan çalışmalar ayrıca çeşitli sağlık yararları olduğunu da bildiriyor. Ben de bugün kahvenin vücudumuza etkilerinden bahsetmek istedim. Kafein, en çok çay, kahve ve kakao bitkilerinde bulunan doğal bir uyarıcı. Bu etkisini aslında adenosin adlı nörotransmitteri bloke ederek gösteriyor. Normalde adenosin seviyeleri gün içinde artar, bu durum giderek yorulmamıza ve uyumak istememize neden olur. Kafeinle bu etkiyi azaltmak mümkün. Yani kafein, beyindeki adenosin reseptörlerini aktive etmeden onlara bağlanarak uyanık kalmaya yardımcı olur. Bir diğer taraftan, kafein kandaki adrenalin seviyelerini artırır ve buna bağlı olarak dopamin ve norepinefrinin beyin aktivitesi artar. Bu kombinasyon beyni daha da uyararak, uyanıklık ve odaklanma durumunu destekler. METABOLİZMAYA ETKİSİ VAR Kafeinin etkilerini hızlı bir şekilde gösterme eğiliminde olduğu da unutulmamalıdır. Örneğin, bir fincan kahvede bulunan kafein miktarının etkilerinin tüketiminden sonra 30-60 dakika içinde zirveye ulaştığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kandaki kafeinin yarılanma ömrü ise ila saat arasında değişebiliyor. Metabolizmayı ve yağ yakımını hızlandırabileceğini de hatırlatmakta fayda var. Bu konuda yapılan bir çalışma merkezi sinir sistemini uyarma kabiliyeti nedeniyle kafeinin metabolizmayı %11’e kadar ve yağ yakımını %13’e kadar artırabileceğini belirtiyor. Pratik bir hesap yapacak olursak, günde 300 mg kafein tüketmek, günde fazladan 79 kalori yakmanıza yardımcı olabiliyor. Kafein ve kilo alımı üzerine yapılan 12 yıllık bir çalışma, en çok kahve içen katılımcıların, çalışmanın sonunda daha az vücut ağırlığına sahip olduğunu belirtiyor. NE KADAR ALINMALI? Hem ABD Tarım Bakanlığı USDA hem de Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi EFSA, günlük 400 mg kafein alımının güvenli olduğunu düşünüyor. Bu miktarı günde 3-4 fincan kahve olarak düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, tek seferde 500 mg kafeinin çok ciddi sonuçlara yol açabileceğini belirtmekte fayda var. Tek seferde tükettiğiniz kafein miktarını doz başına 200 mg ile sınırlamanız önemli. Kafeini fazla aldığınızda vücudunuzda oluşan yüksek kalp atışı, yüksek adrenalin hormonu ve yüksek hassasiyet gibi uyarıcı etkilerin şiddetli anksiyete, gerginlik gibi etkilere yol açabileceğini unutmayın. DÜŞÜK KALP HASTALIĞI RİSKİ Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin geçtiğimiz aylarda yayımladığı araştırmada günde üç fincan kahve tüketimi, daha düşük felç ve ölümcül kalp hastalığı riskiyle ilişkilendiriliyor. Kahve içmeyenlerle karşılaştırıldığında, hafif ila orta düzeyde tüketimin, tüm nedenlere bağlı ölüm riskini %12, kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskini %17 azalttığı belirtilmiş. EGZERSİZDEN ÖNCE KAHVE Çoğu araştırma kafeinin emilimini ve en yüksek etkinliğine ulaşmasını sağlamak için egzersizden yaklaşık 45-60 dakika önce kahve içilmesi gerektiğini belirtiyor. Uluslararası Spor Beslenme Derneği ISSN, kafeinin vücut ağırlığının kilogramı başına mg kg başına 2-6 mg dozlarında tüketildiğinde etkili bir ergojenik yardımcı olduğunun altını çiziyor. Journal of the International Society of Sports Nutrition’da yayımlanan çalışma da bu görüşü destekliyor. Çalışmada, egzersizden önce alınan yaklaşık 3 mg/kg kafeinin yağ yakma oranını önemli ölçüde artırdığı gösterilmiş. Spordan 30 dakika önce kafein alımı egzersiz sırasında maksimum yağ oksidasyonuyla ilişkili bulunmuş. Siz de bu etkiyi görmek için spordan önce bir fincan filtre kahve tercih edebilirsiniz. türk kahvesi sağlık fincan 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var ' sözüyle hayatımızda lezzet kaynağı olan Türk kahvesinin hikayesi... Türk kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür. Kahvenin kökeni araştırmacılar tarafından 14. yüzyıl başlarında Güney Habeşistan'dan tüm dünyaya yayıldığı şeklinde belirtilmiştir. Bunun kaynağı da etimolojik olarak kahve ile yakın benzerlik gösteren Güney Habeşistan'daki Kaffa yöresi gösterilmektedir. Önceleri Arap Yarımadası'nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir. Brezilya ve Orta Amerika menşeili, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden evvel içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restorantın menüsünde bulunan 2 kahveden biridir. 1517 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı. İlk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı oradan da tüm dünyayı sardı. Osmanlılarda kahve Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu'na gelişi konusunda iki hikaye vardır. Birincisine göre, 1554 yılında Suriyeli ikigirişimci tarafından Halepli Hukm ile Şamlı Şems İstanbul'agelmiştir Diğer hikayeye göre ise 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirmiştir. Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen'den getirdiği kahveyi saraya taşıyor. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan'a servis ediliyor. Harem'de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri başlıyor. Hangi hikaye gerçek olursa olsun, doğru olan nokta kahvenin ve kahve kültürünün hızla Türkler arasında yayıldığı. İlk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı. Osmanlılardan Avrupa'ya Türk kahvesine olan ilgi Osmanlı toprakları ile sınırlı kalmadı... 1615'te Venedikli ve 1650'de Marsilyalı tacirler de Türk Kahvesini dünyaya yayıyorlar. İtalyan gezgin Pietro della Valle tattığı ve hayran kaldığı içecekle ilgili değişik bilgileri arkadaşlarına anlatıyor. Ancak, bu tarihlerde kahve yaygın bir şekilde Avrupa'da tüketilmeye başlanmıyor. Zira bir yandan din, diğer yandan tıp adamları bu gizemli içecek hakkında hiç de olumlu yorumlar da bulunmuyor! Türk kahvesinin Avrupa'da tanınmasını sağlayan bir diğer olay ise diplomatik bir girişim. 1669'da Osmanlı Sefiri Hoşsohbet Nüktedan Süleyman Ağa, Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa Krallığı arasındaki ilişkiler için Paris'e gönderiliyor. Süleyman Ağa'nın XIV. Louis'yi ziyareti pek güzel geçmese de Süleyman Ağa'nın Paris'te 20 kişilik maiyeti ile kaldığı sırada Türk kahvesini Paris sosyetesine ikram ediliyor. Ağa Paris'ten ayrılırken, kahvecisi Paris'te kalır ve bir kahvehane açar... Fakat, Türk kahvesini Avrupa'ya esas kök salışının gerisinde bir savaş var... Avusturyalılar 1683'te Osmanlı Ordusu'nun Viyana Kuşatması sayesinde tanışıyor kahveyle. Viyana kapılarından geri çekilen Osmanlı Ordusu yaklaşık 250 kg kahveyi orada bırakıyor. Aslında, bu kahve çuvalları neredeyse Viyanalı askerler tarafından deve yemi sanıldıkları için Tuna'ya dökülecekti. Ancak, Türk kültürünü yakından tanıyan bir Avusturya ajanı olan George Kolschitzki, bu kahvelerle Viyana'da bir kahvehane açar... Böylelikle, Türk kahvesi kültürü yavaş yavaş tüm Batı ülkelerine yayılmaya başlar... Her ne kadar günümüzde "Yunan Kahvesi", "Ermeni Kahvesi" gibi taklit isimler altında başka ülkeler tarafından sahip çıkılmaya çalışılsa da Türk kahvesi, kendine has özellikleri ile yurdumuzda yaratılan ve buradan tüm dünyaya yayılan nostaljik bir tad olarak dünyadaki yerini almıştır...

bir fincan türk kahvesi 2013