cash. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Ḣaleka-ssemâvâti vel-arda bilhakkis yukevviru-lleyle alâ-nnehâri veyukevviru-nnehâra alâ-lleylis vesaḣḣara-şşemse velkameras kullun yecrî li-ecelin musemmenk alâ huve-l’azîzu-lġaffâruGökleri ve yeryüzünü gerçek olarak yaratmıştır; geceyi kısaltır, gündüze katar ve gündüzü kısaltır, geceye katar ve ram etmiştir güneşi ve ayı; hepsi de muayyen ve mukadder bir zamana dek akardurur; bilin ki odur üstün olan ve suçları, ceza vermeden önce ve tamamıyla örten.Allah Gökleri ve yeri Hakk olarak bin türlü hikmet ve hayırla yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor... Düzenli ve sürekli şekilde, gece ve gündüz birbirini takip ediyor. Güneş’e ve Ay’a İlahi ve mucizevi bir düzen ve disiplin içinde boyun eğdirmiştir, her biri adı konulmuş bir ecele süreye kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; O Üstün ve Güçlü olandır, gökleri ve yeri şaşmaz bir düzen ve değişmez bir gerçek üzere yaratmıştır. O geceyi gündüzün üstüne bürüyüp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne geçirip sarıyor. Güneşi ve ayı, kendi kanunlarına tabi tutmuştur. Herbiri O'nun tarafından belirlenen bir süre içinde akıp gitmektedir. İyi bilin ki, O en yüce iktidar sahibi olan ve çok ve yeri, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı, hesaplı bir düzen içinde yarattı. Geceyi devamlı gündüzün üstüne örtüyor. Gündüzü de gecenin üstüne örtmeye devam ediyor. Güneşi ve ayı koyduğu kanunlara boyun eğdirdi. Hepsi belirli bir vakte kadar akıp gidecektir. Unutmayın! Kudret ve hükümranlık sahibi olan, kâinatı koruma kalkanına alan, daima bağışlayan O' Kur’an-ı Kerim, 3/190; 7/ ve yeri hak üzere yarattı. Geceyi gündüzün üzerine bürüyor, gündüzü de gecenin üzerine bürüyor; güneşi ve ayı da buyruk altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar hareket eder. İyi bil ki, güçlü olan, bağışlayan O' ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele süreye kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan O' ve yeri hak ile hikmetle yarattı; geceyi gündüzün üzerine bürüyor, gündüzü de gecenin üzerine bürüyor sarıyor. Güneşi ve ayı, insanların menfaatine bağladı. Her biri muayyen bir vakte kadar hareket ve cereyan etmektedir. Bil ki, O Azîz'dir = her şeye galibdir, Gaffâr'dır = çok ile gökleri ve yeri yaratmıştır. Geceyi gündüze sarıyor, gündüzü de geceye. Ve O, güneş ve ayı musahhar edendir. Her birisi belli bir süreye kadar akmaktadır. Bilin ki O, izzet, kudret ve bağışlama gökleri ve yeri bir amaç uğruna yarattı. Geceyi gündüze, gündüzü geceye sarar. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat ediniz, O'nun her şeye gücü yeter; de, yeri de hak olarak yarattı, geceyi gündüze, gündüzü de geceye dolayan odur, hem güneşi, hem de ayı buyrumuna almıştır; hepsi de adanan bir güne dek yürüyecektir, biliniz ki, O'dur emre, O'dur bağışlayıcıO, gökleri ve yeri bir hikmete ve hakikate göre yaratmıştır. O, Geceyi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor her birini uzatıp kısaltıyor. O, güneşi ve ayı da emri altına almıştır ve insanların hizmetine sunmuştur. Her biri O'nun tarafından belirlenen bir süre içinde uzay boşluğunda akıp gitmektedir. İyi bilin ki; O, mutlak galiptir, çok bağışlayandır. Bkz. 13/2, 31/29, 35/13, 36/38 ve dipnotuSemâvâtı ve arzı hak içün yaratdı giceyi gündüz üzerine gündüzi gice üzerine sevk idiyor. Güneşi ve kameri teshîr iyledi her ikisi de vakt-i mu’ayyene kadar seyirlerine devâm idiyorlar. Allâh ’azîz ve ve yeri gerçekten yaratan O'dur. Geceyi gündüze dolar, gündüzü geceye dolar. Her biri belirli bir süreye kadar yörüngelerinde yürüyen güneş ve ayı buyruk altında tutar. Dikkat edin, güçlü olan, çok bağışlayan O' ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki O, mutlak güç sahibidir, çok gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Dikkat et! O, azîzdir, ve çok bağışlayandır. Gece ve gündüzün birbirine örtülüp sarılmasıyla, sürelerinin uzayıp kısaldığına yerin yuvarlaklığına, hem kendi hem de güneş etrafında döndüğüne işa... Devamı..Gökleri ve yeri gerçek ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine yuvarlar ve gündüzü de gecenin üzerine yuvarlar. Güneşi ve ayı da emri altına sokmuş ve onların her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. Kesinlikle, O Üstündür, ayet, dünyanın yuvarlak olduğunu bildirmektedir. "Yuvarlıyor" kelimesinin arapçası olan "yükevviru" kelimesi ile Türkçeye de geçen "küre" aynı kökt... Devamı..O, gökleri ve yeri hak ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıyor. Güneşi ve ay'ı emrine âmade kılmış, her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. İyi bil ki, çok güçlü ve çok bağışlayıcı olan ancak O' ve Yeri hakk ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü gecenin üstüne sarıyor, Ay ve Güneşi müsahhar kılmış her biri bir müsemmâ ecele cereyan ediyor, uyan, o öyle azîz, öyle gaffarGökleri ve yeri hakk ile yarattı. Geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Hepsi belirlenmiş bir zamana akıp gitmektedir. İyi bilin ki O, Mutlak Üstün Olan'dır, Çok Bağışlayıcı' ve yeri hak kın ikaamesine sebeb olarak yaratdı O. Geceyi gündüzün üstüne bürüyüb örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne getirip sarıyor. Güneşi, ayı müsahhar kıldı. Herbiri muayyen bir vakt için seyr-ü cereyan etmekdedir, Gözünü aç, O emrinde mutlak gaalibdir, dostlarını çok ve yeri hak ile yerli yerinde yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine sarar; gündüzü de gecenin üzerine sarar; güneşi ve ayı da emrine boyun eğdirmiştir. Herbiri belirli bir vakte kıyâmete kadar akıp gider. Dikkat edin! O, Azîz kudreti dâimâ üstün olandır, Gaffâr çok bağışlayan ve yeri doğru bir amaç için yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örter, gündüzü de gecenin üzerine örter. Güneşi ve ayı kendi kontrolü altına almış, hepsi belirlenmiş bir vakte kadar akıp gider. O, her şeye gücü yeten ve bağışlayıcı olan değil midir?Yerleri, gökleri gereğince yarattı. Geceyi gündüze, gündüzü geceye doladı. Güneşi ayı buyruk altına aldı. Hepsi de belli bir sona kadar yürüyüp gidiyor. Bilesin ki o erklidir, çok gökleri ve yeri hak ve hikmetle yarattı. O, geceyi gündüze, gündüzü geceye dolar [⁴]. O, güneşi ve ay/ı müsahhar kılmıştır, her biri muayyen bir zamana kadar seyr ve cereyan eder. Haberiniz olsun ki O, yegâne galiptir, çok yarlıgayandır bağışlayandır.[4] Birini eksiltir, öbürünü artırır, birbiri ardınca ve yeri hak ile yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine, gündüzü de gecenin üzerine sarar [yukevviru]¹. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Hepsi de belli bir zamana kadar akıp gider. Biliniz ki O, Azîz’dir, Gaffâr’ Ayette geçen “yukevviru” fiili Arapçada yuvarlak bir şeyin üzerine sarmak anlamındadır. Buradan dünyanın yuvarlaklığına ve döndüğüne bir işaretin va... Devamı..Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor. Güneşe ve aya da boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki O, mutlak güç sahibidir, çok gökleri ve yeri anlamsız ve boş yere değil; hak, hukuk ve adâlet esaslarına göre, belli bir hikmet ve amaç doğrultusunda ve şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde, yani hak ile yaratmıştır. Görmüyor musun; nasıl da geceyi gündüzün üzerine dolamakta, gündüzü de gecenin üzerine dolamaktadır ve her biri belli bir yörüngede akıp gitmekte olan Güneş’i ve Ay’ı, insanlığın faydası için kendine boyun eğdirmektedir! İyi bilin ki O, sonsuz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır!Yer’i ve Gökler’i Hakk ile yarattı. Gece’yi Gündüz’ün üzerine dürüyor; Gündüz’ü de Gece’nin üzerine dürüyor. Güneş’i ve Ay’ı boyun eğdirdi / hizmete verdi. Belli bir süre için hepsi akıp gidiyor. Dikkat edin! O Gaffâr Azîz’ aydınlığa; aydınlığı karanlığa çevire çevire, gökleri ve yeri milim milim dengeleyip yaratan bu güçtür. Güneşe ve aya hükmeden de odur. Nitekim hepsi Allah'ın belirlediği bir sona doğru akıp gidiyor. Şu güç ve hoşgörü ihtişamına bakın.. “Gökleri yeri gerçeklik üzerine yaratmıştır. Yarattıklarında hiçbir düzensizlik, çelişki, yalan göremezsin. O geceyi gündüzün üzerine örtüyor. Gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ayı koyduğu yasalara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar yörüngelerinde seyreder. İyi bilin ki Allah mutlak güç sahibidir. Çok bağışlayandır.” Allah gökleri ve yeri bir amaç ile [*] yarattı. Geceyi gündüzün üzerine bürüyüp örtüyor; gündüzü de gecenin üzerine bürüyüp örtüyor. Güneşi ve ayı emri altına almıştır. Bunların her biri belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmektedir. Dikkat edin! O güçlüdür, çok mesajlar Enâm 673; Yûnus 105; İbrâhîm 1419; Hicr 1585; Nahl 163; Ankebût 2944; Rûm 308; Zümer 395; Duhân 4439; Câsiye 4522; Ahkâf ... Devamı..O gökleri ve yeri, asla değişmeyen ölçülerle yarattı. Her an geceyi gündüzün üstüne örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne örtüyor. Her biri belirli bir süreye kadar akıp gitmekte olan güneşi ve ayı da emri altına almıştır. Şunu iyi bil ki¹ O çok şereflidir, Âyetin son bölümü, yukarıda اَلاَ istiftah edatı olarak tercüme edilmiştir. Ancak baştaki hemze soru harfi olarak da anlaşılabilir. O zaman tercüm... Devamı..O, gökleri ve yeri [derunî bir] hakikate ⁵ göre yaratmıştır. O gecenin gündüze sızıp onu örtmesini ve gündüzün de geceye sızıp örtmesini sağlar; O, güneşi ve ayı [kendi kanunlarına] tâbi tutmuştur, her biri [O’nun tarafından] belirlenen bir süre içinde akıp gitmektedir. ⁶ O, güçlü ve bağışlayıcı değil midir?5 Bkz. 105’in son cümlesi ile ilgili not Bkz. 132, not O, gökleri ve yeri belli bir amaç için yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne gündüzü de gecenin üstüne bürüyüp örten O’dur. Her biri kendi yörüngesinde yüzüp giden güneşi ve ayı sizin istifadenize sunan da O’dur. İyi bilin ki O’dur mutlak üstün ve yüce olan, çokça ve sürekli bağışlayan. 2/21-22, 31/20O gökleri ve yeri gerçek bir amaçla yaratmıştır; o geceyi gündüzün başına sarar, gündüzü de gecenin başına sarar;[⁴¹⁰⁵] yine O, her biri kendi mecrasında belirli bir süreye kadar akıp gidecek olan güneşi ve Ay’ı da bir yasaya bağlamıştır.[⁴¹⁰⁶] Değil mi ki, sadece O mutlak üstün ve yüce olandır, tekrar tekrar bağışlayandır.[⁴¹⁰⁷][4105] Kur’an’da gece-gündüz örneğinin geçtiği her yerde olduğu gibi, burada da hak-bâtıl, iman-küfür mücadelesinin tabiatı dile getirilmektedir. Tıpk... Devamı..Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine sarar ve gündüzü de gecenin üzerine sarıverir ve güneşi ve ay'ı musahhar kılmıştır. Her biri muayyen bir zamana kadar cereyan eder. Haberiniz olsun ki, her şeye galip, çok yarlığayıcı olan, O' gökleri ve yeri hikmetle ve ciddî bir maksatla yarattı. Devamlı sûrette geceyi gündüze dolar, gündüzü geceye dolar. Güneş ve ay'ı da sizin hizmetinize veren O'dur. Onlardan her biri belirli bir süreye kadar akarcasına hareket eder. İyi bilin ki O, azîz ve gafurdur üstün kudret sahibi olup, aynı zamanda çok affedicidir. [7, 54; 3, 190]Bu âyette geçen tekvir “Baş gibi yuvarlak bir cismin etrafında bir şeyi, mesela sarığı dolayıp sarmak” demektir. S. Kutub der ki “Bu tekvir tabiri, ... Devamı..Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine dolar, gündüzü de gecenin üzerine dolar. Güneşi ve ayı buyruğu altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. İyi bil ki O, aziz ve çok ve yeri, gerçek[*] varlıklar olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne, gündüzü de gecenin üstüne sarar. Güneşi ve ayı hizmete sokmuştur. Her biri, belli bir süre içinde akıp gider. Bilesin ki O üstündür, çok bağışlayıcıdır.[*] bi el hakkıبِالْحَقِّHem kendisi gerçek hem de gerçekleri gösterecek gökleri ve yeri hakkıyla yaratmıştır. Geceyi gündüze örter, gündüzü de geceye örter, güneşe ve aya da boyun eğdirmiştir. Hepsi de belli bir süre için akar/döner. Bilin ki O, güçlüdür, ve yeri hak ile yarattı. O, geceyi gündüzün üzerine, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor;1 Güneş ile Ayı da itaatkâr kıldı. Onların hepsi de belirlenmiş bir vakte kadar akıp gider. Bilin ki Onun kudreti herşeye üstündür ve O çok bağışlayıcıdır.1 Âyette geçen fiil, “yuvarlak birşeyin etrafına sarmak” anlamına gelmektedir ki, burada Dünyanın küresel biçimi oldukça net bir ifadeyle dile getir... Devamı..Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akar gider. Gözünüzü açın; Azîz'dir O, Gaffâr' gökleri daħı yiri ḥaķk-ıla. śarar giceyi gündüz üzere daħı śarar gündüzi gice üzere. daħı musaḥḥar eyledi güneşi daħı ayı her biri yürir adanılmış zamān vaķtına degin. ay ol beñdeşsüz yarlıġayıcıdur!Yaratdı gökleri ve yirleri daḫı ḥaḳḳ‐ıla. Givürür giceyi gündüz içine ve givürür gündüzi gice içine. Daḫı musaḫḫar eyledi ay‐ıla güneşi. Barçasısegirdür bir bilinmiş vaḳta degin. Ol Allāh günāhlar baġışlayıcıdur.Allah göyləri və yeri haqq olaraq hikmətlə yaratdı. O, gecəni gündüzə, gündüzü də gecəyə qatar gah gündüzü, gah da gecəni uzadar. O günəşi və ayı ram bəndələrinin mənafeyinə tabe etdi. Onların hər biri müəyyən bir müddətədək qiyamət gününə qədər hərəkət edər. Agah olun ki, O, yenilməz qüvvət sahibidir, günahları çox bağışlayandır!He hath created the heavens and the earth with truth. He maketh night to succeed day, and He maketh day to succeed night, and He constraineth the sun and the moon to give service, each running on for an appointed term. Is not He the Mighty, the Forgiver?He created the heavens and the earth in true proportions4247 He makes the Night overlap the Day, and the Day overlap the Night He has subjected the sun and the moon to His law Each one follows a course for a time appointed. Is not He the Exalted in Power - He Who forgives4248 again and again?4247 Cf. 673, and n. 896. 4248 His Power is equalled by His Mercy. Who can there be like unto Him? Bismillâhirrahmânirrahîm1 Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîmhakîmi.2 İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı fa’budillâhe muhlisan lehud dîndine.3 E lâ lillâhid dînul hâlishâlisu, vellezînettehazû min dûnihî evliyâ, mâ na’buduhum illâ li yukarribûnâ ilallâhi zulfâ, innallâhe yahkumu beynehum fî mâ hum fîhi yahtelifûnyahtelifûne, innallâhe lâ yehdî men huve kâzibun keffârkeffârun.4 Lev erâdallâhu en yettehıze veleden lastafâ mimmâ yahluku mâ yeşâu subhânehsubhânehu, huvallâhul vâhıdul kahhârkahhâru.5 Halakas semâvâti vel arda bil hakkhakkı, yukevvirul leyle alen nehâri ve yukevvirun nehâre alel leyli ve sehhareş şemse vel kamerkamere, kullun yecrî li ecelin musemmâmusemmen, e lâ huvel azîzul gaffârgaffâru.6 Halakakum min nefsin vâhıdetin summe ceale minhâ zevcehâ ve enzele lekum minel en’âmi semâniyete ezvâcezvâcin, yahlukukum fî butûni ummehâtikum halkan min ba’di halkın fî zulumâtin selâsselâsin, zâlikumullâhu rabbukum lehul mulkmulku, lâ ilâhe illâ huve, fe ennâ tusrafûntusrafûne.7 İn tekfurû fe innallâhe ganiyyun ankum, ve lâ yerdâ li ıbâdihil kufrkufra, ve in teşkurû yerdahu lekum, ve lâ teziru vâziretun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûnta’melûne, innehû alîmun bi zâtis sudûrsudûri.8 Ve izâ messel insâne durrun deâ rabbehu munîben ileyhi summe izâ havvelehu ni’meten minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min kablu ve ceale lillâhi endâden li yudılle an sebîlihsebîlihi, kul temetta’ bi kufrike kalîlen inneke min ashâbin nârnâri.9 Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhırete ve yercû rahmete rabbihrabbihî, kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûnya’lemûne, innemâ yetezekkeru ulûl elbâbelbâbi.10 Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ hasenehhasenetun, ve ardullâhi vâsiahvâsiatun innemâ yuveffas sâbirûne ecrehum bi gayri hisâbhisâbin.11 Kul innî umirtu en a’budallâhe muhlisan lehud dîndîne.12 Ve umirtu li en ekûne evvelel muslimînmuslimîne.13 Kul innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîmazîmin.14 Kulillâhe a’budu muhlisan lehu Fa’budû mâ şi’tum min dûnihdûnihi, kul innel hâsirîne ellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel kıyâmehkıyâmeti e lâ zâlike huvel husrânul mubînmubînu.16 Lehum min fevkıhim zulelun minen nâri ve min tahtihim zulelzulelun, zâlike yuhavvifullâhu bihî ıbâdehıbâdetu, yâ ıbâdi fettekûnfettekûni.17 Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâdıbâdi.18 Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâbelbâbi.19 E fe men hakka aleyhi kelimetul azâbazâbi, e fe ente tunkızu men fîn nârnâri.20 Lâkinillezînettekav rabbehum lehum gurefun min fevkıhâ gurefun mebniyyetun tecrî min tahtihel enhârenhâru, va’dallâhva’dallâhi, lâ yuhlifullâhul mîâdmîâde.21 E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen fe selekehu yenâbîa fîl ardı summe yuhricu bihî zer’an muhtelifen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâhutâmen, inne fî zâlike le zikrâ li ulîl elbâbelbâbi.22 E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbihrabbihi, fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâhzikrillâhi, ulâike fî dalâlin mubînmubînin.23 Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâhzikrillâhi, zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdhâdin.24 E fe men yettekî bi vechihî sûel azâbi yevmel kıyâmekıyâmeti, ve kıyle liz zâlimîne zûkû mâ kuntum teksibûnteksibûne.25 Kezzebellezîne min kablihim fe etâhumul azâbu min haysu lâ yeş’urûnyeş’urûne.26 Fe ezâkahumullâhul hızye fîl hayâtid dunyâ, ve le azâbul âhıreti ekberekberu, lev kânû ya’lemûnya’lemûne.27 Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli meselin leallehum yetezekkerûnyetezekkerûne.28 Kur’ânen arabiyyen gayre zî ivecin leallehum yettekûnyettekûne.29 Daraballâhu meselen raculen fîhi şurekâu muteşâkisûne ve raculen selemen li raculraculin, hel yesteviyâni meselmeselen, el hamdulillâhel hamdulillâhi, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne.30 İnneke meyyitun ve innehum meyyitûnmeyyitûne.31 Summe innekum yevmel kıyâmeti ınde rabbikum tahtasımûntahtasımûne.32 Fe men azlemu mimmen kezzebe alâllâhi ve kezzebe bis sıdkı iz câehcâehu, e leyse fî cehenneme mesven lil kâfirînkâfirîne.33 Vellezî câe bis sıdkı ve saddeka bihî ulâike humul muttekûnmuttekûne.34 Lehum mâ yeşâûne inde rabbihim, zâlike cezâul muhsinînmuhsinîne.35 Li yukeffirallâhu anhum esveellezî amilû ve yecziyehum ecrehum bi ahsenillezî kânû ya’melûnya’melûne.36 E leysallâhu bi kâfin abdehabdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihdûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdhâdin.37 Ve men yehdillâhu fe mâ lehu min mudıllmudıllin, e leysallâhu bi azîzin zîntikâmzîntikâmin.38 Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâhyekûlunnallâhu, kul e fe raeytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bi durrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetihrahmetihi, kul hasbiyallâhhasbiyallâhu, aleyhi yetevekkelul mutevekkılûnmutevekkılûne.39 Kul yâ kavmi’melû alâ mekânetikum innî âmilâmilun, fe sevfe ta’ Men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve yahıllu aleyhi azâbun mukîmmukîmun.41 İnnâ enzelnâ aleykel kitâbe lin nâsi bil hakkı, fe men ihtedâ fe li nefsihnefsihi, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve mâ ente aleyhim bi vekîlvekîlin.42 Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî kadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâmusemmen, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûnyetefekkerûne.43 Emittehazû min dûnillâhi şufeâe, kul e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûnya’kılûne.44 Kul lillâhiş şefâatu cemîâcemîan, lehu mulkus semâvâti vel ardardı, summe ileyhi turceûnturceûne.45 Ve izâ zukirallâhu vahdehuşmeezzet kulûbullezîne lâ yu’minûne bil âhırehâhıreti, ve izâ zukirellezîne min dûnihi izâ hum yestebşirûnyestebşirûne.46 Kulillâhumme fâtıras semâvâti vel ardı âlimel gaybi veş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdike fî mâ kânû fîhi yahtelifûnyahtelifûne.47 Ve lev enne lillezîne zalemû mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu leftedev bihî min sûil azâbi yevmel kıyâmehkıyâmeti, ve bedâ lehum minallâhi mâ lem yekûnû yahtesibûnyahtesibûne.48 Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûnyestehziûne.49 Fe izâ messel insâne durrun deânâ, summe izâ havvelnâhu ni’meten minnâ kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilmilmin, bel hiye fitnetun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûnya’lemûne.50 Kad kâlehellezîne min kablihim fe mâ agnâ anhum mâ kânû yeksibûnyeksibûne.51 Fe esâbehum seyyiâtu mâ kesebû, vellezîne zalemû min hâulâi se yusîbuhum seyyiâtu mâ kesebû ve mâ hum bi mu’cizînbimu’cizîne.52 E ve lem ya’lemû ennallâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdiryakdiru, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûnyu’minûne.53 Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhrahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâcemîan, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu.54 Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûntunsarûne.55 Vettebiû ahsene mâ unzile ileykum min rabbikum min kabli en ye’tiyekumul azâbu bagteten ve entum lâ teş’urûnteş’urûne.56 En tekûle nefsun yâ hasretâ alâ mâ ferrattu fî cenbillâhi ve in kuntu le mines sâhirînsâhirîne.57 Ev tekûle lev ennallâhe hedânî le kuntu minel muttekînmuttekîne.58 Ev tekûle hîne terel azâbe lev enne lî kerreten fe ekûne minel muhsinînmuhsinîne.59 Belâ kad câetke âyâtî fe kezzebte bihâ vestekberte ve kunte minel kâfirînkâfirîne.60 Ve yevmel kıyâmeti terellezîne kezebû alallâhi vucûhuhum musveddehmusveddetun, e leysefî cehenneme mesven lil mutekebbirînmutekebbirîne.61 Ve yuneccîllâhullezînettekav bi mefâzetihim lâ yemessuhumus sûu ve lâ hum yahzenûnyahzenûne.62 Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîlvekîlun.63 Lehu makâlîdus semâvâti vel ardardı, vellezîne keferû bi âyâtillâhi ulâike humul hâsirûnhâsirûne.64 Kul e fe gayrallâhi te’murûnnî a’budu eyyuhel câhilûncâhilûne.65 Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablikkablike, le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirînhâsirîne.66 Belillâhe fa’bud ve kun mineş şâkirînşâkirîne.67 Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî vel ardu cemîan kabdatuhu yevmel kıyâmeti ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînihyemînihi, subhânehu ve te’âlâ ammâ yuşrikûnyuşrikûne.68 Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâhşâallâhu, summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun yanzurûnyanzurûne.69 Ve eşrekatil ardu bi nûri rabbihâ ve vudıal kitâbu ve cîe bin nebiyyîne veş şuhedâi ve kudıye beynehum bil hakkı ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne.70 Ve vuffiyet kullu nefsin mâ amilet ve huve a’lemu bimâ yef’alûnyef’alûne.71 Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâzumeran, hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirînkâfirîne.72 Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirînmutekebbirîne.73 Vesîkallezînettekav rabbehum ilel cenneti zumerâzumeran, hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidînhâlidîne.74 Ve kâlûl hamdu lillâhillezî sadakanâ va’dehu ve evresenel arda netebevveu minel cenneti haysu neşâneşâu, fe ni’me ecrul âmilînâmilîne.75 Ve terel melâikete hâffîne min havlil arşı yusebbihûne bi hamdi rabbihim, ve kudıye beynehum bil hakkı ve kıylel hamdu lillâhi rabbil âlemînâlemîne. Skip to content SunumEvrensel DuyuruMedya APPLE E-KİTAP BAĞLANTILARITürkçe MealAzerice Mealİngilizce Mealİngilizce MakalelerGOOGLE E-KİTAP BAĞLANTILARITürkçe MealAzerice Mealİngilizce Mealİngilizce Makalelerİslam Dininin Temel DirekleriKur’an Işığında SiyasetnameNÜZUL SIRASINA GÖRE NECM NECM KUR’AN MEALİ Mp3NÜZUL SIRASINA GÖRE NECM NECM KUR’AN MEALİ M4bAUDIO BOOKTEBYİN-UL KUR’AN WORDTÜRKÇE MEALQUR’AN IN ENGLISHRUSÇA SALATRUSÇA MEALNEDERLANDSE VERTALING VAN DE QORANMeal WordMecelle 1300 senedir İslam’ı anlamadıkMüslüman Yanacak Ama AydınlatacakSon SözPostaArama AramaTebyinü’l-Kur’an 1-ALAKEMBRİYONSURESi2-KALEM SÛRESİ3-MÜZZEMMİL SÛRESİ4-MÜDDESSİR SÛRESÎ5-FATİHA [AÇIŞ] SÛRESİ 6-TEBBET veya MESED[KURUDU]SURESİ7-TEKVÎR[DÜRME]SURESİ8-A’LA SÛRESİ[EN YÜCE]SURESİ9-LEYL [GECE] SURESİ10-FECR [TANYERİ] SURESİ11-DUHA SURESİ [KUŞLUK VAKTİ] SURESİ12-İNŞİRAH [AÇILMA]SURESİ13-ASR [ÇAĞ] SURESİ14-ADİYAT [SOLUK SOLUĞAKOŞANLAR]SURESİ15-KEVSER [BOL NİMET] SURESİ16-TEKASÜR [ÇOĞALTMA YARIŞI]SURESİ17-MÂÛN [BASİT EV EŞYALARI]SURESİ18-KÂFİRUN [KÂFİRLER]SURESİ19-FİL [FİL] SURESİ20-FELÂK [ÇATLAMA]SURESİ21-NAS SÛRESİ22-İHLÂS [İÇTENLİK]SURESİ23-NECM [PARÇA PARÇA İNEN AYETLER]SURESİ24-ABESE [YÜZÜNÜ EKŞİTTİ]SURESİ25-KADR [ÖLÇME-KIYMET] SURESİ26-ŞEMS [GÜNEŞ]SURESİ27-BÜRUC [YILDIZ KÜMELERİ]SURESİ28-TİN [İNCİR]SURESİ29-KUREYŞ SURESİ30-KARİAH [FELAKET KAPISINI ŞİDDETLE ÇALAN]SURESİ31-KIYAMET [ÖLÜM VE KALKIŞ]SURESİ32-HÜMEZE SÛRESİ33-MÜRSELÂT SÛRESİ34-KAF SÛRESİ35-BELED SÛRESİ36-TÂRIK SÛRESİ37-KAMER SÛRESİ38-SÂD SÛRESİ39-ARÂF SÛRESİ-139-ARÂF SÛRESİ-239-ARAF SURESİ-339-ARÂF SÛRESİ-440-CİNN SURESİ41-YASİN SURESİ42-FURKAN SURESİ43-FATIR SURESİ44-MERYEM SURESİ45-TA HA SURESİ46-VAKIA SURESİ47-ŞUARA SURESİ48-NEML SURESİ49-KASAS SURESİ50-İSRA SURESİ51-YUNUS SURESİ52-HUD SURESİ53-YUSUF SURESİ54-HICR SURESİ55-EN’AM SURESİ56-SAFFAT SURESİ57-LOKMAN SURESİ58-SEBE SURESİ59-ZÜMER [GURUPLAR] SURESİ60-MÜ’MİN SURESİ61-FUSSILET[DETAYLANDIRILMIŞ/AYIRILMIŞ] SURESİ62-ŞURA SURESİ63-ZUHRUF [ALTIN-ZİNET] SURESİ64-DUHAN[DUMAN]SURESİ65-CASİYE [DİZ ÇÖKEN] SURESİ66-AHKAF [KUM TEPELERİ] SURESİ67-ZARİYAT [TOZUTANLAR] SURESİ68-ĞÂŞİYE SURESİ69-KEHF SURESİ70-NAHL [BAL ARISI] SURESİ71-NUH SURESİ72-İBRAHİM SURESİ73-ENBİYA SURESİ74-MÜ’MİNUN [İNANANLAR] SURESİ75-SECDE SURESİ76-TUR SURESİ77-MÜLK [HÜKÜMRANLIK] SURESİ78-HAKKAH [GERÇEKLEŞECEK OLAN] SURESİ79-MEARİC SURESİ80-NEBE [ÖNEMLİ HABER] SURESİ81-NAZİAT SURESİ82-İNFİTAR SURESİ83-İNŞİKAK SURESİ84-RUM SURESİ85-ANKEBUT [DİŞİ ÖRÜMCEK] SURESİ86-MUTAFFİFİN [HİLEBAZLAR] SURESİ87-2. BAKARA SÛRESİ-187-BAKARA SÛRESİ-287-BAKARA SÛRESİ-387-BAKARA SÛRESİ-487-BAKARA SÛRESİ-587-BAKARA SÛRESİ-687-BAKARA SÛRESİ-787-BAKARA SÛRESİ-887-BAKARA SÛRESİ-988-ENFÂL SURESİ89 -ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-189 -ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-289 -ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-389 -ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-489 -ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-590-AHZÂB SÛRESİ91-MÜMTEHİNE SÛRESİ92-NİSÂ SÛRESİ-192-NİSÂ SÛRESİ-293-ZİLZÂL SÛRESİ94-HADÎD SÛRESİ95-MUHAMMED SÛRESİ96-RAD SÛRESİ97-RAHMÂN SÛRESİ98-İNSAN/DEHR SÛRESİ99-TALÂK SÛRESİ100-BEYYİNE SÛRESİ101-HAŞR SÛRESİ102-NÛR SÛRESİ103-HACC SÛRESİ104-MÜNÂFIKÛN SÛRESİ105-MÜCÂDELE SÛRESİ106-HUCURÂT SÛRESİ107-TAHRÎM SÛRESİ108-TEĞÂBÜN SÛRESİ109-SAFF SÛRESİ110-CUMA SÛRESİ111-FETİH SÛRESİ112-MÂİDE SÛRESİ113-TEVBE SÛRESİ114-NASR SÛRESİMakaleler AHMET HAKAN BEY’E CEVAPLAR!ALLAH KORKUSUALLAH’IN KALPLERİ MÜHÜRLEMESİAraf ve Ashabı Araf kimlerdir?BEŞER- İNSAN-ÂDEMBEZM-İ ELEST KÂLÛ BELÂBOŞANMA/TALAKCEBRAİL, RUH ÜL KUDÜS, ER RUH ÜL EMİN, RUHULLAHCEHENNEM İLE İLGİLİ MESELELERCİHADCİNN KAVRAMI ve KUR’AN’DA CİNNCUMA Yerel Gündem ToplantısıCÜNÜPLÜK VE CENABETDABBET-ÜN-MİN-EL-ARZDİNDE PEYGAMBERİN SÜNNETİN, HADİSİN YERİDOĞUM KONTROLÜ ve KÜRTAJDUAECEL, ECELİN UZAMASI – KISALMASIEvrensel DuyuruFERDLERİ KÖLELEŞTİREN, ÜLKELERİ SÖMÜRGELEŞTİREN İLLETRİBA FAİZFİTNE BELA, İMTİHAN, İŞKENCE OLGUNLAŞMA… GAYB MESELESİHACCHADİS-İ KUTSÎHALİFE SÖZCÜĞÜ ve KUR’AN’DAKİ HALİFEHARUT VE MARUTHITAN YA DA DİLİMİZDEKİ YANLIŞ KULLANIMI İLE SÜNNETHırsızın elinin kesilmesiİBLİS NEDİR YA DA KİMDİR?İMAN-AMEL İLİŞKİSİİNFAKİSLÂM DİNİNDE KADINİSLÂM DİNİNDE SAVAŞİSLÂM DİNİNİN KISACA BİR TANITIMIKABİR AZABI VAR MIDIR? BERZAH ÂLEMİ DİYE BİR ÂLEM VAR MIDIR?KADER ALIN YAZISI !KANDİL GECELERİKÂR, KİRA, ÜCRET, FAİZ VE KENZKIBLEKÖLELİK ve İSLAMİYETKulak Hırsızlığı Yapan Şeytanlar!KUR`AN ABDESTSİZ DE OKUNUR!Kur`an`da ZANN sözcüğünün anlamıKUR’AN IŞIĞINDA SİYÂSETNÂMEKUR’AN’DA İSA PEYGAMBERKUR’AN’DA MERYEMKUR’AN’DA ORUÇ İNSANIN KENDİSİNİ TUTMASIKUR’AN’DAKİ “MİYKAL”, MUHAMMED AS’DIRKUR’AN’DAKİ HİKMET SÖZCÜĞÜNÜN ANLAMIKUR’AN’DAKİ MUSA İLE BİLGİN KUL KISSASIKUR’ANDA KONU EDİLEN ZÜLKARNEYN, SON PEYGAMBER MUHAMMED AS’DİR!!KURBANMEHDİ İNANCIMEHİRMescid-i Aksa neresidir ?MUCİZE KAVRAMI VE PEYGAMBERLERİN MUCİZELERİMUT’A NİKAHINEFSÖRTÜNME Başörtüsü, çarşaf, sarık, örtülü çıplaklar…PEYGAMBERİMİZİN ÇOK EŞLİLİĞİRACÜLRasülüllah`ın okur yazarlığıRECMRUHBANLIK ve ZÜHD Takvadan SapmalarRÜYA, RÜYANIN SADIĞI doğrusu ve NAMAZSalavat getirmek/Salavatı şerifeSECDEŞEFAAT KAVRAMIŞEYTAN- Şeytan-ı racim- İblis -Şeytandan korunma -Şeytan çarpmasıŞÜKÜRTAKVÂTEADDÜD-Ü ZEVCATERKEKLERİN ÇOK HANIMLA EVLENMESİTEFEKKÜR DÜŞÜNCE ZİNCİRİTERTÎLTEVBEUYDURULMUŞ HADİSLERÜZEYR PEYGAMBER ÖLÜP DE DİRİLDİ Mİ?VAHYVEFATVEKÂLET-VEKÎL- TEVEKKÜLVELÂYET-VELÎ-EVLİYÂÜLLAH ENSÂRULLAHZEKATZikir/ Allah`ı zikretmekZİNAZÜMER SURESİ 10 VE 53. AYETLER İLE İLGİLİ SORUNLARمستقرّMÜSTAKARR” VE ” مستودعMÜSTEVDA” SÖZCÜKLERİSorular Kur’an’dan Cevaplar Kur`an`daki Allah`ın “Biz” ifadesinin anlamı nedir?Allah erkekleri kayırıyor mu? Huri-nuri meselesiEbu Hüreyre kimdir?İslam dininin PavlusuMezarlar nasıl olmalıdır?Ruh?İblis?Çamurdan yaratılma?Uydurulmuş hadis nasıl bilinir?Kur`an`dan başka kaynak ? Bazı ayetlerin anlamları; Allah`tan başka ilah var mı?Peygamberimizin adı MUHAMMED`DİR AHMED değildir !Süleyman peygamberin kuşların dilini bilmesi, karıncalarla konuşması, Kuşlar ve karıncalar gerçekten kuş ve karınca mıdır yoksa insan mıdır?Kenz-ül Arş Duası ! Dua nasıl olmalı?Kur`an`ın Furkan`lığı, Zikir ve önemi, Hidayet Allah`a mülaki olmak mıdır?Kur`an`daki ruh sözcüğünün anlamı nedir?Müteşabih ayeti sadece Allah mı bilmektedir?Yoksa ilim erbabıda bilir mi?Kur`an`da çelişki, tutarsızlık, “KELÂLE”. Dinde dilin önemiSalavat getirmek ile ilgili bir talep ve ona verilen ne demektir?Çocuk yaşta ölen biriyle 90 yaşında ölen birinin ahiretteki durumu,sorumluluğu nedir?İntihar edenlerin durumuPeygamber ile dini öğrenip yaşadıkları halde…Bazı belalarda; bizim şer zannettiğimiz olaylarda hayır olabilir Bakara/216, Nisa/19Reankarnasyon konusuBABALARI UYARILMAMIŞ BİR TOPLUM MU BABALARI UYARILMIŞ BİR TOPLUM MU?MehdiMisafir Yazılar Haccda kime ve nereye gidilir ?OKUTÜM MÜSLÜMANLARIN CEVAPLAMASI DİLEKLERİMLE“HALİS DİN” MANİFESTOSUÖRNEK BİR NİKAH MERASİMİKur’an Işığında SiyasetnameTeşekkürlerFRANSADAN İNTİBALARBULGARİSTANDAN İNTİBALARBir anı ve teşekkürTeşekkürFATİH ERGAN BEYEFENDİNİN NOTLARIKEMAL ÇURUM BEYEFENDİNİN NOTLARINACİ CEPE BEYEFENDİ’NİN NOTLARITürk Milletinin Kurtuluş ReçetesiTebyinü’l-Kur’anA→Z A’LA SÛRESİ[EN YÜCE]SURESİABESE [YÜZÜNÜ EKŞİTTİ]SURESİADİYAT [SOLUK SOLUĞAKOŞANLAR]SURESİAHKAF [KUM TEPELERİ] SURESİAHZÂB SÛRESİÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-1ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-2ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-3ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-4ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ-5ALAKEMBRİYONSURESiANKEBUT [DİŞİ ÖRÜMCEK] SURESİARÂF SÛRESİ-1ARÂF SÛRESİ-2A’RAF SURESİ-3ARÂF SÛRESİ-4ASR [ÇAĞ] SURESİBAKARA SÛRESİ-1BAKARA SÛRESİ-2BAKARA SÛRESİ-3BAKARA SÛRESİ-4BAKARA SÛRESİ-5BAKARA SÛRESİ-6BAKARA SÛRESİ-7BAKARA SÛRESİ-8BAKARA SÛRESİ-9BELED SÛRESİBEYYİNE SÛRESİBÜRUC [YILDIZ KÜMELERİ]SURESİCASİYE [DİZ ÇÖKEN] SURESİCİNN SURESİCUMA SÛRESİDUHA SURESİ [KUŞLUK VAKTİ] SURESİDUHAN[DUMAN]SURESİEN’AM SURESİENBİYA SURESİENFÂL SURESİFATIR SURESİFATİHA [AÇIŞ] SÛRESİ FECR [TANYERİ] SURESİFELÂK [ÇATLAMA]SURESİFETİH SÛRESİFİL [FİL] SURESİFURKAN SURESİFUSSILET[DETAYLANDIRILMIŞ/AYIRILMIŞ] SURESİĞÂŞİYE SURESİHACC SÛRESİHADÎD SÛRESİHAKKAH [GERÇEKLEŞECEK OLAN] SURESİHAŞR SÛRESİHICR SURESİHUCURÂT SÛRESİHUD SURESİHÜMEZE SÛRESİİBRAHİM SURESİİHLÂS [İÇTENLİK]SURESİİNFİTAR SURESİİNSAN/DEHR SÛRESİİNŞİKAK SURESİİNŞİRAH [AÇILMA]SURESİİSRA SURESİKADR [ÖLÇME-KIYMET] SURESİKAF SÛRESİKÂFİRUN [KÂFİRLER]SURESİKALEM SÛRESİKAMER SÛRESİKARİAH [FELAKET KAPISINI ŞİDDETLE ÇALAN]SURESİKASAS SURESİKEHF SURESİKEVSER [BOL NİMET] SURESİKIYAMET [ÖLÜM VE KALKIŞ]SURESİKUREYŞ SURESİLEYL [GECE] SURESİLOKMAN SURESİMÂİDE SÛRESİMÂÛN [BASİT EV EŞYALARI]SURESİMEARİC SURESİMERYEM SURESİMUHAMMED SÛRESİMUTAFFİFİN [HİLEBAZLAR] SURESİMÜCÂDELE SÛRESİMÜDDESSİR SÛRESÎMÜLK [HÜKÜMRANLIK] SURESİMÜ’MİN SURESİMÜ’MİNUN [İNANANLAR] SURESİMÜMTEHİNE SÛRESİMÜNÂFIKÛN SÛRESİMÜRSELÂT SÛRESİMÜZZEMMİL SÛRESİNAHL [BAL ARISI] SURESİNAS SÛRESİNASR SÛRESİNAZİAT SURESİNEBE [ÖNEMLİ HABER] SURESİNECM [PARÇA PARÇA İNEN AYETLER]SURESİNEML SURESİNİSÂ SÛRESİ-1NİSÂ SÛRESİ-2NUH SURESİNÛR SÛRESİRAD SÛRESİRAHMÂN SÛRESİRUM SURESİSÂD SÛRESİSAFF SÛRESİSAFFAT SURESİSEBE SURESİSECDE SURESİŞEMS [GÜNEŞ]SURESİŞUARA SURESİŞURA SURESİTA HA SURESİTAHRÎM SÛRESİTALÂK SÛRESİTÂRIK SÛRESİTEBBET veya MESED[KURUDU]SURESİTEĞÂBÜN SÛRESİTEKASÜR [ÇOĞALTMA YARIŞI]SURESİTEKVÎR[DÜRME]SURESİTEVBE SÛRESİTİN [İNCİR]SURESİTUR SURESİVAKIA SURESİYASİN SURESİYUNUS SURESİYUSUF SURESİZARİYAT [TOZUTANLAR] SURESİZİLZÂL SÛRESİZUHRUF [ALTIN-ZİNET] SURESİZÜMER [GURUPLAR] SURESİKur’an’ın Bize Mesajları ALAK SURESİ GÜNCEL MESAJIKALEM SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜZZEMMİL SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜDDESSİR SURESİ GÜNCEL MESAJIFÂTİHA SURESİ GÜNCEL MESAJITEBBET SURESİ GÜNCEL MESAJITEKVİR SURESİ GÜNCEL MESAJIA’LA SURESİ GÜNCEL MESAJILEYL SURESİ GÜNCEL MESAJIFECR SURESİ GÜNCEL MESAJIDUHÂ SURESİ GÜNCEL MESAJIİNŞİRÂH SURESİ GÜNCEL MESAJIASR SURESİ GÜNCEL MESAJIADİYAT SURESİ GÜNCEL MESAJIKEVSER SURESİ GÜNCEL MESAJITEKASUR SURESİ GÜNCEL MESAJIMAUN SURESİ GÜNCEL MESAJIKAFİRUN SURESİ GÜNCEL MESAJIFİL SURESİ GÜNCEL MESAJIFELAK SURESİ GÜNCEL MESAJINAS SURESİ GÜNCEL MESAJIİHLAS SURESİ GÜNCEL MESAJINECM SURESİ GÜNCEL MESAJIABESE SURESİ GÜNCEL MESAJIKADR SURESİ GÜNCEL MESAJIŞEMS SURESİ GÜNCEL MESAJIBURUC SURESİ GÜNCEL MESAJITİN SURESİ GÜNCEL MESAJIKUREYŞ SURESİ GÜNCEL MESAJIKARİAH SURESİ GÜNCEL MESAJIKIYAMET SURESİ GÜNCEL MESAJIHÜMEZE SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜRSELAT SURESİ GÜNCEL MESAJIKAF SURESİ GÜNCEL MESAJIBELED SURESİ GÜNCEL MESAJITARIK SURESİ GÜNCEL MESAJIKAMER SURESİ GÜNCEL MESAJISAD SURESİ GÜNCEL MESAJISAD SURESİ GÜNCEL MESAJIARAF SURESİ GÜNCEL MESAJICİNN SURESİ GÜNCEL MESAJIYASİN SURESİ GÜNCEL MESAJIFURKAN SURESİ GÜNCEL MESAJIFATIR SURESİ GÜNCEL MESAJITAHA SURESİ GÜNCEL MESAJIVAKIA SURESİ GÜNCEL MESAJIŞUARA SURESİ GÜNCEL MESAJINEML SURESİ GÜNCEL MESAJIKASAS SURESİ GÜNCEL MESAJIİSRA SURESİ GÜNCEL MESAJIYUNUS SURESİ GÜNCEL MESAJIHUD SURESİ GÜNCEL MESAJIYUSUF SURESİ GÜNCEL MESAJIHİCR SURESİ GÜNCEL MESAJIENAM SURESİ GÜNCEL MESAJISAFFAT SURESİ GÜNCEL MESAJILOKMAN SURESİ GÜNCEL MESAJISEBE SURESİ GÜNCEL MESAJIZÜMER SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜ’MİN SURESİ GÜNCEL MESAJIFUSSİLET SURESİ GÜNCEL MESAJIŞURA SURESİ GÜNCEL MESAJIZUHRUF SURESİ GÜNCEL MESAJIDUHAN SURESİ GÜNCEL MESAJICASİYE SURESİ GÜNCEL MESAJIAHKAF SURESİ GÜNCEL MESAJIZARİYAT SURESİ GÜNCEL MESAJIĞAŞİYE SURESİ GÜNCEL MESAJIKEHF SURESİ GÜNCEL MESAJINAHL SURESİ GÜNCEL MESAJINUH SURESİ GÜNCEL MESAJIİBRAHİM SURESİ GÜNCEL MESAJIENBİYA SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜ’MİNÜN SURESİ GÜNCEL MESAJISECDE SURESİ GÜNCEL MESAJITUR SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜLK SURESİ GÜNCEL MESAJIHAKKA SURESİ GÜNCEL MESAJIME’ARİC SURESİ GÜNCEL MESAJINEBE SURESİ GÜNCEL MESAJINAZİAT SURESİ GÜNCEL MESAJIİNFİTÂR SURESİ GÜNCEL MESAJIİNŞİKÂK SURESİ GÜNCEL MESAJIRUM SURESİ GÜNCEL MESAJIANKEBUT SURESİ GÜNCEL MESAJIMUTAFFİFİN SURESİ GÜNCEL MESAJIBAKARA SURESİ GÜNCEL MESAJIENFAL SURESİ GÜNCEL MESAJIAL-İ İMRAN SURESİ GÜNCEL MESAJIAHZAB SURESİ GÜNCEL MESAJIMUMTEHİNE SURESİ GÜNCEL MESAJINİSA SURESİ GÜNCEL MESAJIZİLZAL SURESİ GÜNCEL MESAJIHADİD SURESİ GÜNCEL MESAJIMUHAMMED SURESİ GÜNCEL MESAJIRA’D SURESİ GÜNCEL MESAJIRAHMAN SURESİ GÜNCEL MESAJIİNSAN SURESİ GÜNCEL MESAJITALAK SURESİ GÜNCEL MESAJIBEYYİNE SURESİ GÜNCEL MESAJIHAŞR SURESİ GÜNCEL MESAJINUR SURESİ GÜNCEL MESAJIHACC SURESİ GÜNCEL MESAJIMUNAFİKUN SURESİ GÜNCEL MESAJIMÜCADELE SURESİ GÜNCEL MESAJIHUCURAT SURESİ GÜNCEL MESAJITAHRİM SURESİ GÜNCEL MESAJITEĞABÜN SURESİ GÜNCEL MESAJISAFF SURESİ GÜNCEL MESAJICUMA SURESİ GÜNCEL MESAJIFETİH SURESİ GÜNCEL MESAJIMAİDE SURESİ GÜNCEL MESAJITEVBE SURESİ GÜNCEL MESAJINASR SURESİ GÜNCEL MESAJI ZÜMER SURESİ 10 VE 53. AYETLER İLE İLGİLİ SORUNLAR ZÜMER SURESİ 10 VE 53. AYETLER İLE İLGİLİ SORUNLAR 10– De ki “Ey iman etmiş olan kullar/kölelerim! Rabbinize takvalı davranın. Bu dünyada iyilik-güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Şüphesiz Allah’ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenler, mükâfatlarını hesapsız tastamam alacaklardır.” Bu ayette Rabbimiz Resulullah’a yakın çevresine, o dönemde sahibi olduğu kölelerine/ tüm kullara, Allah’a karşı takvalı olmalarını söylemesini buyurarak bu dünyada iyilik-güzellik üretenlere bir güzellik olduğunu, Allah’ın yeryüzünün geniş olduğunu ve sabredenlerin ecirlerinin tastamam ödeneceğini ilân ettirmektedir. Bu ayet tüm insanlığa yönelik bir beyannamedir. Suredeki bu ve 53. ayetin teknik yapısı bir takım sorunları ortaya koymaktadır. Şöyle ki Her iki ayet de “ قلQul [De ki]” emri ile başlamakta ve hemen ardından gelen nida cümleleri de bu Qul’ emir fiiline mef’ulu bih olmaktadır. Ayetlerdeki “ يا عبادِالّزين yâ ıbâdillezîne” ve “ يا عبادىَ الّزينyâ ıbâdiyellezîne” terkiplerine baktığımızda, birinci olarak, harf-i nidayı dikkate almadan, sahih bir kelimenin [ıbâd sözcüğünün] “yâ-i mütekellim”e muzaf olduğunu, bu nedenle de “yâ-i mütekellim”den önceki sahih kelimenin son harfinin [dal harfinin] harekesinin esreleştiğini görüyoruz. İkinci olarak, başına harf-i nidanın gelmesiyle bu izafet terkibinin münâdâ makamında olduğunu, bu durumlarda terkibi “yâ ıbâdiye!”, “yâ ıbâdî!”, “yâ ıbâdi!” ve “yâ ıbâdâ!”” olmak üzere dört vecihte de okumanın mümkün olabileceğini biliyoruz. Üçüncü olarak da, konumuz olan 10. ayette “yâ-i mütekellim”in ıskatını ve kesre ile iktifa edildiğini görüyoruz. Kısaca özetlersem, her iki ayette de “yâ-i mütekellim” mevcut olup birinde bariz, ötekinde ise sakıttır. Anlatmak istediğim bunların beyanı değil, bu terkiplerden anlaşılan lafzî mânâdır. Lafzî mânâya göre, “kullarım!” nidasındaki kullar’ peygamberin kulları olmaktadır. Yani “Ey …. kullarım!” diyen ya da diyecek olan, emrin muhatabı olan peygamberdir. Bu durumda peygamberin muhatabı olan insanlar peygambere kul olmaktadır. Yani Peygamber insanlara “Ey kullarım!” [Peygamberin kendi kulları, Allah’ın kulları değil] dedirtilmektedir. Nitekim, metine göre ayetin manası gerçekten böyle olduğundan dolayı birçok kişi bu konuyu kabullenmişlerdir. Örneğin “Gel Habibim sana açık olmuşam Cümle halkı sana bende kılmışam.” Süleyman çelebi; Mevlüt “2495. İnsan mertebesinin de Tanrı velîlerinin elinde hayvan gibi mağlûp olduğunu anla ey yoksul! Ahmed, irşadederken halka “Kullarım” dedi. Tanrı bütün âlemi “ Kul yâ ibâdî” diye çağır” buyurdu. Senin aklın deveciye benzer, sen de devesin, Akıl, seni, ister istemez hükmünce çekip durmaktadır. Velîler, akılların aklıdır. Akıllar da ta en sonuncusuna kadar develere ibretle bak bir kılavuz, yüz binlerce can!” Celaleddin-i Rumi; Mesnevi/ ı. Cilt, 2495- 2499. Beytler “Qul” emri ile başlayan diğer tüm ayetlerde ise durum lâfzî mânâ ile uyumludur. Herhangi bir dikkat çekici unsur söz konusu değildir. Aynı surenin 11, 13, 14. ayetlerinde ve İhlas, Kafirun, Muavvezeteyn surelerinde ve diğer tüm benzer ayetlerde olduğu gibi… Durum böyle olunca, böyle bir mânâ tüm İslam ilkelerine, fıtrata ters düşmektedir. Allah’ın kendisine kitap, hüküm [yasamayı yürütmek] ve peygamberlik verdiği hiçbir beşer için [İnsanlardan hiçbir kimse için], insanlara “Allah’ın astlarından bana kul/köle olun” demek yakışmaz. Fakat “Öğrettiğiniz ve ders aldığınız [okuduğunuz] kitap gereğince Rabb’e içtenlikli kullar olunuz” demesi yaraşır. Al-i Imran/79 Gerçek bu iken Kur’an meali yapanlar ve sözde tefsir yazanlar bu gerçeği örtbas edip geçmektedirler ya da farkına varamamaktadırlar. Farkında olanların bazısı da araya “Benim adıma de ki” tarzında bir parantez sokuşturarak meseleyi çözmeyi yeğlemektedirler. Bu tavır, çelişkinin, tutarsızlığın itirafından başka bir şey değildir. Bu aciz, fakir kul Hakkı Yılmaz ise bu sorunu iki yönlü olarak çözme gayretini göstermiştir. ÇÖZÜM Birinci Yol “ عبادIbad” sözcüğünün “kullar” yerine “köleler” diye çevrilmesidir. Biliyoruz ki “ عبدabd” sözcüğü “kul, köle” demektir. Nitekim Bakara ve Nur surelerinde bu anlama ilişkin tekil ve çoğul örnekler mevcuttur Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikâhlamayın. İman etmiş bir cariye -sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikâhlamayın; iman etmiş bir erkek köle -sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, öğüt alıp düşünürler diye insanlara ayetlerini açıklar. Bakara/221 Ve sizden kocası olmayanları, erkek kölelerinizden ve kadın kölelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi fazlından onları zenginleştirir. Şüphesiz ki Allah, Geniş Olan ve En İyi Bilen’dir. Nur/32 Bu örnek ayetlerdeki anlamdan hareketle, konumuz olan 10. ve 53. ayetlerdeki “Ya ibadiye” sözcüğünü peygamberimize ailesinden intikal eden birkaç kişiye indirgeyerek “kölelerim” diye anlamlandırmak, bu ayetlerdeki evrensel çağrıyı göz ardı etmek ve anlamı daraltmak demektir. Sözcüğü “köle” anlamıyla ele alarak ayete “Ey kölelerim!” diye anlam vermek her ne kadar mümkün olsa da, mesajı evrensellikten mevziiliğe indiren bu anlamlandırmanın iyi bir çözüm olduğu söylenemez. İkinci Yol Mushafın Kopyalanması Sırasındaki Kâtip Hatası Arşivlerde korunan ve II. Halife Osman’a nispet edilen mushafların aslında ona ait olmadığı, Halife Osman’dan 60-80 yıl sonraki döneme ait istinsahlar olduğu bilim adamlarınca tespit edilmiştir. İlk mushaflar karşılaştırıldığında, bazı kelimelerin hem aynı mushaf içerisinde, hem de birine göre diğerinde farklı imlalarla yazıldığı görülmektedir. Ayetlerin teknik ve semantik yapılarına bakıldığında, gerek ilk metindeki kâtip sehivleri, gerekse sonraki kâtiplerin sehivleri olmak üzere bu yazımların birçoğunun istinsah edenler [kopya çıkaranlar] tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Konumuz olan 53. ayet bazı nüshalarda Kahire nüshası “ و قلve kul [Ve de ki!]” diye başlamaktadır. Ancak bu bizim üzerinde durduğumuz sorunu çözmemektedir. Bizden evvel bu konuda çalışma yapanlar Zuhruf suresinin 68. ayetindeki “ يا عباد ya ıbad” sözcüğünün farklı yazıldığını tespit etmişlerdir. Bu tespit daha evvel ilim camiasına sunulmuştur. Zuhruf suresinin 68. ayetindeki “ يا عبادya ıbad” ifadesi, Osman mushafı olarak bilinen mushaflardan Mekke, Kufe, Basra, Kahire, TİAM mushaflarında “ يا عبادَYa ıbade” olarak yazılı iken, Medine, Şam, Topkapı Mushaflarında “ يا عبادىYa ıbadiye” şeklinde yazılıdır. Mushaf-ı Şerif; Arapça Türkçe; s. 135. 6. sıra. Dr. Tayyar Altıkulaç, İSAM Yayınları Bizim iddiamız şudur Zümer/53’deki “ يا عبادىYâ ıbâdiye” sözcüğünün sonundaki “ ىye” harfi, aynı Kahire nüshasındaki ayetin başındaki “ve” harfinin katip sehvi olduğu gibi, kopya çıkaran [müstensih] kâtip tarafından sehven yazılmıştır. Zümer 53’te iki tane bariz sehiv vardır Orada da 10. ayetteki gibi “ ىye” harfi olmamalıdır. Bu durumda her iki ayetteki “ عبادıbad” sözcüğü dilbilgisi kurallarına uygun olarak “ عبادَıbâde” diye kıraat edilmelidir. Buna göre cümlenin anlamı “Ey … kullar!” şekline dönecektir. Böylece de ortadaki sorun ortadan kalkacaktır. Sorunun çözümüne yönelik bu ikinci şık diğerine göre daha makul bir çözümdür. Hakkı Yılmaz vuralk2018-02-13T204346+0300 Sosyal Medyada Paylaşabilirsiniz Page load link Go to Top Meal Ayet Arapça قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعًاۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ Türkçe Okunuşu * Kul yâ ibâdiye-lleżîne esrafû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetiAllâhic innaAllâhe yaġfiru-żżunûbe cemî’âanc innehu huve-lġafûru-rrahîmu 1. Ömer Çelik Meali De ki “Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kul­la­rım! Al­lah’ın rah­me­tin­den ümî­di­ni­zi kes­me­yi­n! Çünkü Al­lah, bü­tün gü­nah­la­rı bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” 2. Diyanet Vakfı Meali De ki Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. 3. Diyanet İşleri Eski Meali De ki "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." 4. Diyanet İşleri Yeni Meali De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali De ki "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali De ki ey nefisleri aleyhine israf etmiş kullarım! Allahın rahmetinden ümidi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları mağrifet buyurur, şübhesiz ki o öyle gafûr öyle rahîm o 7. Hasan Basri Çantay Meali De ki Ey kendilerinin aleyhinde günâhda haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları yarlığar. Şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. 8. Hayrat Neşriyat Meali De ki “Ey nefisleri aleyhine günah işlemekle ömürlerini isrâf eden kullarım!Günahlara bulaştık diye Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin! Şübhesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar!” Doğrusu, Gafûr çok bağışlayan, Rahîm kullarına çok merhamet edenancak O'dur. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Ey Rasûlüm, tarafımdan kavmine de ki “-Ey günah işlemekle nefislerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden sizi bağışlamasından ümidi kesmeyiniz; çünkü Allah şirk ve küfürden başka, dilediği kimselerden bütün günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki O, Gafûr'dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm'dir= çok merhametlidir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali De ki Ey nefisleri üzerine israfta bulunmuş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden yeise düşmeyiniz. Şüphe yok ki, Allah günahları cümleten yarlığar. Muhakkak ki, O evet O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.» 11. Ümit Şimşek Meali De ki Ey nefisleri aleyhine haddini aşmış olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Hiç kuşkusuz, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. 12. Yusuf Ali English Meali Say "O my Servants who have transgressed against their souls! Despair not of the Mercy of Allah. for Allah forgives all sins for He is Oft-Forgiving, Most Merciful. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zümer Sûresi 53. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. elimdeki hayrat neşriyat mealinde şu şekilde olan ayettir"de ki "ey nefisleri aleyhine günah işlemekle ömürlerini israf eden kullarım! günahlara bulaştık diye allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! şüphesiz ki allah, bütün günahları bağışlar!" doğrusu, gafur çok bağışlayan, rahim kullarına çok merhamet eden ancak o'dur."bu nasıl şefkatli bir cümledir. bu nasıl bir müjdelemedir. bu ne güzeldir öyle bir varlık ki, bir hata yaptıktan sonra, aman yaptım işte hata, ha bi tane ha bin tane der ve devam eder. devam etmeyi bırak utancıyla karışık ruh haliyle tamamen uzaklaşır temiz olan her şeyden. nasıl olsa günahkarım der ve daha da fazlasını yapar. yaratıcı, bizi en güzel bilen, annelerimizden ancak bildiğimiz şefkatle nasıl da biliyor bizi ve uyarıyor "kesmeyin ümidinizi". hani o çok sevdiğimiz mevlanın sözü gibi "gel, ne olursan yine gel"bu ayet günah işlemenin kulun en doğal özelliği olduğunu da, tevbe etmekten çekinmemesi gerektiğini de ve nasıl bataklara düşerse düşsün rabbinin hep onunla olduğunu öğreten muhteşem ifadelerdir. allah'ın kulları üzerindeki şefkatini gösteren bir ayet. merhameti gazabından öndedir. yüce allah'ın ne kadar bağışlayıcı olduğunu, affetmeyi ne kadar çok sevdiğini bir kez daha görmemizi sağlayan ayet. aynı zamanda allah'tan ümit kesilmez sözüne vücüt veren bir ayettir. çoğu kimse bu ayette apaçık bir gerçekliği orada ayet "de ki" ile başlıyor; yani peygamberin bizatihi kendisinin insanlara “ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım..." cümlesi ile hitap etmesi için hava hoş. biz bu meseleyi rahatça izah edebiliriz. ancak tasavvuf düşmanları bu ayeti hiçbir şekilde izah edemezler. sonra da ayeti eğip bükmeye kalkarlar. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

zümer suresi 53 ayet okunuşu