İkindi namazının farzından önce 2+2 toplam 4 rek’ât namaz kılmak. Akşam namazının farzından önce hafif 2 rek’at kılmak. (Camide farza başlanmadıysa) Akşam namazının farz ve müekked sünnetinden sonra 2, 4 veya 6 rek’at Evvabin namazı kılmak. Yatsı namazının farzından önce 2 rek’at namaz kılmak. c. Mutlak nafileler Gusül Abdesti Nasıl Alınır: – Gusül almak isteyen bir kimse, banyoya girmeden önce ”Eûzü- Besmele” çeker ve sol ayağı ile banyoya girer (Eğer banyoya girdikten sonra Besmele çekmek gerekirse kişi, Besmeleyi ağız kıpırdatmadan içinden çeker). – “Niyet ettim Allah rızası için gusül abdesti almaya” diye niyet eder. Kılınmayan sünnetler vakit çıktıktan sonra kaza edilmez. Ancak vaktinde kılınmayan sabah namazı, aynı gün zevalden önce kaza edildiğinde sünneti ile birlikte kaza edilir (Fetâvây-ı Hindiyye, I, 121). Çünkü Hz. Peygamber kılamadığı bir sabah namazını öğleden önce kaza ederken, sünnetiyle birlikte kaza etmiştir zatenPeygamber Efendimiz s. a. v in sünnetinden hiç bişe yaptığımız yok bi namaz da ki sünneti var onu da terkedersek bize nasıl şefaatini bekleriz nafile ; sorf Allah rızası için kılınan namaz 2 rekat olur 4 rekat olur 8 rekat olur sana kalmış Çünkü teheccüd namazı, uyuduktan sonra kalkarak kılınan husûsî bir namazdır. Yani vitir namazından sonra gece kalkıp teheccüd namazı kılınabilir. Fakat vitir namazını kılmadan yatan bir kişi, yukarıda da belirttiğimiz gibi, gece kalktığında önce teheccüdü sonra vitir namazını kılar. cash. 12. 04. 2015, 2041 1 Gast Sabah namazının farzı nasıl kılınır? Sorum şu Sabah namazının farzı nasıl kılınır? 29. 08. 2015, 1954 2 TitleErfahrener Benutzer Üyelik Tarihi Mesaj 5,335 Sabah namazı iki rekattır. İlk önce niyet edilir. Ardından eüzü besmele ve fatiha okunur. Ardından sübhaneke ve bir sure okunur. Ardından rükü ve secde yapılır. Ardından ikinci rekate geçilir. Fatiha ve bir sure okunur. Ruku ve secde yapılır. secdeden kalkmadan tehiyyatü allahümme salli ve barik ayrıca ettehiyyatü okunup selam verilir. Namazın farz olmasının şartları; Müslüman olmak, bulûğ çağına ulaşmak ve akıllı olmak üzere üç tanedir. Bu şartlara namazın vücûb şartları yani kişinin namaz kılmakla yükümlü olmasının şartları denir. Peki, namazın farzları nelerdir? Namazın şartları ve rükünleri nelerdir? Binek üzerinde farz namaz kılınır mı? Sizler için Diyanet'in İlmihal-1 "İman ve İbadetler" kitabında yer alan bilgilere göre, namazın farzları hakkında merak edilenleri derledik. Sahih ve eksiksiz bir şekilde kılınabilmesi için namazın birtakım farzları ve vâcipleri sıhhat şartları, sünnetleri ve âdâbı bulunmaktadır. Farzlara riayetsizlik, namazın bozulmasına yol açar. NAMAZIN FARZLARI Namazın on iki farzı vardır. Namazın farzları, namazın dışındaki farzlar ve namazın içindeki farzlar olarak iki gruba ayrılır. Namazın dışındaki farzlar, namazdan önce ve namaza hazırlık mahiyetinde olduğu için "namazın şartları" şurûtü's-salât olarak adlandırılır. Namazın içindeki farzlar ise, namazın varlığı ve tasavvuru kendisine bağlı olduğu, yani bu farzlar namazın mahiyetini oluşturduğu için "namazın rükünleri" erkânü's-salât adını alır. Bunlar namazı oluşturan unsurlardır. Namazın farzlarından herhangi birinin eksikliği durumunda namaz sahih olmaz. Buna göre; a Namazın Şartları 1. Hadesten tahâret 2. Necâsetten tahâret 3. Setr-i avret 4. İstikbâl-i kıble 5. Vakit 6. Niyet b Namazın Rükünleri 1. İftitah tekbiri 2. Kıyam 3. Kıraat 4. Rükû 5. Secde 6. Ka'de-i ahîre şeklinde sıralanır Bu sayılan şart ve rükünlerde fakihler görüş birliğindedir. Namazın rükünlerinin düzgün bir şekilde yapılması demek olan ta'dîl-i erkân Ebû Yûsuf'a ve Hanefîler'in dışındaki üç mezhebe göre rükün kabul edilmiştir. Kişinin kendi isteği ve fiili ile namazdan çıkması da hurûc bi sun'ih Ebû Hanîfe'ye göre bir rükündür. Farzlar arasında sıraya riayet etmek tertip, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre namazın rükünlerindendir. a NAMAZIN ŞARTLARI 1. Hadesten Tahâret Hades genel olarak hükmî kirlilik, hadesten tahâret de bu hükmî kirlilikten temizlenme demektir. Abdestsizlik durumu yani namaz abdestinin olmayışı ve cünüplük hali, dinî literatürde hades yani hükmî kirlilik olarak nitelendirilir. Hadesten tahâret, namaz abdesti olmayan bir kimsenin abdest alması, gusül yapması gereken bir kimsenin gusül etmesi yani boy abdesti alması demektir. Bu çeşit tahâret, maddî kirleri giderme, beden sağlığını koruma gibi birçok yararı içinde bulundursa da esas itibariyle başka hikmetlere mebnî dinî muhtevalı ve ibadet içerikli taabbüdî bir temizliktir. Bilinen namaz abdestinin olmaması durumu, küçük hades diye; cünüplük, âdet görme hayız ve loğusalık gibi, gusül yapmayı gerektiren durumlar ise büyük hades diye adlandırılır. Cünüp olan kimseler, boy abdesti almadan namaz kılamazlar. Aynı şekilde âdet yahut loğusalık halinde olan kadınlar da bu halleri devam ediyorken namaz kılamazlar. Bu halleri sona erdikten sonra, namaz kılabilmek için boy abdesti almaları gerekir. Boy abdesti almak için su temin edemeyen veya su bulduğu halde bu suyu kullanma imkânı bulamayan kimseler teyemmüm ederler. Aynı durum, namaz abdesti almak için su bulamayan kimse için de geçerlidir. Tilâvet secdesi ve şükür secdesi gibi namaz benzeri işler eksik namazlar için de hadesten temizlenmiş olmak yani abdestli bulunmak şart görülmüştür. Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulursa namaz da bozulmuş olur. Namaz kılarken bilerek abdest bozucu bir fiil işleyen kişinin namazı bozulur. Ancak bu iş, namazın sonunda yapılmış ise, kişi kendi fiili ile namazdan çıkmış sayılacağı için Hanefîler'e göre namaz bozulmaz. Özel durumlarında kadınlar namaz ve oruç gibi ibadetlerden muaftır. Kur'ân-ı Kerîm'de hayız durumunun bir eza ve rahatsızlık hali olduğu bildirilmekte ve erkeklerin bu durumdaki eşleriyle cinsel ilişkide bulunmaları yasaklanmaktadır. Hz. Peygamber, bu durumda olan kadınların namaz kılmayacaklarını ve oruç tutmayacaklarını açıklamıştır. Kadınlar bu dönemlerinde kılamadıkları namazları kazâ etmeyecekler, fakat tutamadıkları oruçları kazâ edeceklerdir. Bu hükümler üzerinde icmâ edilmiş ve bu konuda aykırı bir görüş öne sürülmemiştir. Öte yandan özel durumlarında kadınların namaz ve oruç gibi ibadetlerden muaf tutulması, bir "haktan mahrumiyet" değil, "görevden muafiyet"tir. İbadetler, bir dinin temel unsurları içerisinde yer alması bir yana, o dinin alâmet-i fârikası, ayırıcı özelliğidir. İbadetler, diğer sosyal ve hukukî kurumlardan farklı olarak, zamana ve zemine göre değişme göstermeyen sabit konulardır. Üzerinde görüş birliği sağlanmış ibadet konularında değiştirme yapılacak olursa, din, kendine mahsus özelliklerini yavaş yavaş yitirir ve tanınmaz hale gelir. Bu bakımdan özellikle ibadet konularında gerçekleşmiş olan icmâlara dikkat etmek, bunlara aykırı davranmamak şarttır. Zaten bu tür icmâlara aykırı davranmak, öteden beri âlimler tarafından bid'at ve sapıklık olarak değerlendirilmiş, hatta konunun önem derecesine göre bazı icmâları inkâr edip karşı gelmenin küfür olacağı belirtilmiştir. 2. Necâsetten Tahâret Necâsetten tahâret, vücut, elbise ve namaz kılınacak yerin, -insan kanı ve idrarı, at, koyun gibi hayvanların idrar ve dışkıları gibi- dinen pis sayılan şeylerden temizlenmesi demektir. Namazın sıhhatine engel olacak ölçüde necâset taşıyan bir elbise ile bilmeyerek namaz kılan kimsenin, bu durumu öğrendikten sonra namazını iade etmesi gerekir. 3. Setr-i Avret Avret, insan vücudunda başkası tarafından görülmesi ayıp ya da günah sayılan yerlerdir. Setr-i avret, avret sayılan yerleri örtmek demektir. Avret yerlerinin namazda olduğu gibi, namaz dışında da örtülmesi ve başkalarına gösterilmemesi gerekir. Avret kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de terim anlamına yakın bir şekilde iki yerde geçmiş olmakla birlikte en-Nûr 24/31, 58, avret yerlerinin sınır ve ölçüleri gösterilmemiştir. Kur'an'da geçen "sev'e" el-A'râf 7/20, 22, 26, 27; Tâhâ 20/121; el-Mâide 5/31 kelimesiyle de en dar anlamda avret yani erkek ve kadının cinsel organı kastedilmiştir. Bunun Kur'an'da "sev'e" diye anılması, onların örtülmesinin aklın ve fıtratın da gereği olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan buna galîz avret denilmektedir. Cinsel organların dışında nerelerin avret olduğu hususu büyük ölçüde hadislerle düzenlenmiştir. Hz. Peygamber'in bu düzenlemeyi yaparken, o dönemin giyim kuşam tarzını da dikkate aldığı açıktır. O dönemde bugünkü anlamda iç çamaşırının olmadığı, en azından iç çamaşırı giyme âdetinin bulunmadığı dikkate alınırsa, Hz. Peygamber'in erkekler için yaptığı bu düzenlemenin, gerek namazdaki hareketler gerekse namaz dışında oturup kalkmalar esnasında, esas avret yerlerinin cinsel organ ve makat görünmemesi açısından ne kadar yerinde olduğu görülür. Erkek için avret, yani örtülmesi gereken yerler, göbek ile diz kapağının arasıdır. Bu konuda biraz daha ihtiyatlı davranan Hanefîler diz kapaklarını da avret olarak kabul ederken, diğer üç mezhep, diz kapaklarını avret saymazlar. Kadın için avret, yüz, el ve ayak dışındaki bütün vücuttur. Onlar, yüzlerini namazda örtmedikleri gibi, ellerini ve ayaklarını da açık bulundurabilirler. Saçlarıyla beraber başları, bacakları ve kolları örtülü bulunur. İmam Mâlik, setr-i avretin örtünme namaza has olmayan genel bir farz olduğunu, namazda ve namaz dışında uyulması gereken dinî bir emir bulunduğunu dikkate alarak kadınların başlarını örtmelerini ayrıca namazın farzları arasında saymamıştır. Onun bu görüşün bir uzantısı olarak Mâlikî mezhebinde setr-i avret namazın sünnetlerinden sayılır. Diğer üç mezhep imamı ve Mâlikî mezhebindeki öteki görüşe göre, namazda setr-i avret, tıpkı kıbleye yönelmenin farz oluşu gibi farzdır. Hz. Peygamber'in "Allah, bulûğa ermiş kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" İbn Mâce, "Tahâre", 132; Tirmizî, "Salât", 160; Müsned, IV, 151, 218, 259 ve "Kadın bulûğ çağına erince elleri ve yüzü dışında başka yerlerinin başkasına görünmesi helâl olmaz" Ebû Dâvûd, "Libâs", 31 şeklindeki hadisleri göz önüne alınınca, başörtüsüz kılınan namazın geçerli olmayacağı anlaşılır. Kadının başının dörtte biri veya uyluğunun dörtte biri açık olarak namaz kılması durumunda, Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre namazı geçersiz olur. Ebû Yûsuf'a göre ise, başının yarıdan fazlası açık olmadıkça namaz geçerlidir. Çünkü bir şeyin yarıdan fazlası çok hükmündedir. Kadın, asgari bir başörtüsü, bir de ayaklara kadar uzanacak bir gömlek giymiş olmalıdır. Başörtüsüz namaz kılacak olursa bu namazını, vakit içinde veya vakit çıktıktan sonra iade eder. Mâlik'e göre ise vakit çıktıktan sonra iade etmesine gerek yoktur. Çünkü İmam Mâlik'e göre kadının başını örtmesi namaza has olmayan genel bir farzdır. Bu sebeple Mâlikîler namazda kadınların başını örtmesini namazın farzları arasında saymaz, âdeta onu namazın sünnet veya müstehaplarından biri olarak görürler. Bu itibarla başörtüsüz kılınan namaz, Mâlikîler'de ağırlıklı görüşe göre sahih olmakla birlikte vakti içinde iade edilmesi tavsiye edilmiştir. Kadının örtünmeyle ilgili genel farzı ihlâl etmiş olmasının dinî sorumluluğu ayrı bir husus olarak değerlendirilmiştir. Öte yandan kadınların kolları, kulakları ve salıverilmiş saçlarının avret olmadığını söyleyen Hanefî bilginler de bulunmaktadır. Mâlikî mezhebinde erkek ve kadının avret yerleri "ağır avret" avret-i mugallaza ve hafif avret olmak üzere iki kısımda değerlendirilmektedir. Erkek için galîz avret, cinsel organ ile makattır. Bu kısmın kesinlikle örtülmesi gerekir. Göbekle diz kapak arasının ağır avret sayılan bölgesinin dışında kalan kısımları ise hafif avrettir. Örtülmesi gerekli olmakla birlikte birincisi kadar ağır değildir. Kadının göğsü, göğüs hizasında bulunan sırt kısmı, kolları, boynu, başı ve dizden aşağısı hafif avret olup, bunun dışında kalan yerleri galiz avrettir. Bu ayırımın pratik sonucu namazdaki örtünme hükümlerine etki eder. Buna göre, hafif avret sayılan yerleri açık olarak namaz kılan bir kimse genel dinî farzı ihlâl etmiş olmanın günahını yüklenmekle birlikte, bu kimsenin namazı bâtıl olmaz. Mâlikîler'in namazda baş örtmeyi sünnet, açmayı da mekruh saymasının anlamı budur. Giyilen şeyin, tenin rengini göstermeyecek kalınlıkta veya dokuda olması gerekir. Vücut hatlarını belli eden elbise ile namaz kılmak mekruh olmakla birlikte kılınan namaz geçerlidir. İpek giysi giymek mekruh veya haram kabul edilse de, ipek elbise ile kılınan namaz geçerlidir. Namaz esnasında avret mahallinin, kişinin iradesi dışında açılması durumunda, açılan yer eğer örtülmesi gereken yerin dörtte biri oranına ulaşmış ve bir rükün eda edilecek bir süre sübhânellâhi'l-azîm diyecek kadar bir süre açık kalmış ise kişinin namazı bozulur. Kendi iradesi ile açacak olursa namazı hemen bozulur. 4. İstikbâl-i Kıble İstikbâl-i kıble, namaz kılarken kıbleye yönelmek demektir. Müslümanların kıblesi, Mekke'de bulunan Kâbe'dir. Kâbe denilince sadece bilinen bina değil, bunun yanında, hatta daha öncelikle bu binanın bulunduğu yer kastedilir. Kâbe'yi gözle gören kişi, bizzat Kâbe'ye yönelir. Kâbe'den uzakta olan kişi ise Kâbe'nin bizzat kendisine değil, onun bulunduğu tarafa yönelir, yüzünü ve yönünü o tarafa çevirir. Namazın amacı, kalbin mâsivâdan Allah'tan başka her şeyden ayrılıp yalnızca Allah'a yönelmesidir. Elbetteki Allah herhangi bir yönle kayıtlı ve sınırlı değildir. Fakat, kalbin huzur ve sükûnetini sağlamak bakımından, namazda herkesin yöneleceği bir yönün tayin edilmesi, belirlenmesi gerekir. Zâhirde, yüzümüzü Allah'ın evi olan Kâbe'ye çevirdiğimiz gibi, bâtınen de, Allah'ın nazargâhı olan kalbimizi, gönlümüzü başka şeylerden çekip alarak, arındırarak yalnız Allah'a yöneltmeli, Allah'tan başka şeyleri kalpten atmalıyız. Kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen kimsenin, yanında kıble yönünü bilen birisi varsa ona sorması gerekir. Böyle biri varken ona sormayıp kendisi ictihad ederek, yani kıble yönünü bulmaya çalışarak bir yöne yönelmiş ve yöneldiği tarafın kıble yönü olmadığı ortaya çıkmış ise, namazı iade etmesi gerekir. Kâbe'nin bulunduğu noktadan 45 derece sağa ve sola sapmalar kıbleden Kâbe yönünden sapma sayılmaz. Sapma derecesi daha fazla olursa "kıbleye yönelme" şartı aksamış olur. Kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen kimse, soracak birini bulamadığı takdirde yıldız, güneş, rüzgâr gibi birtakım doğal alâmetlere dayanarak kıble yönünü bulmaya çabalar ve kanaat getirdiği tarafa yönelerek namazını kılar. Namazı kıldıktan sonra kıblenin kendi yöneldiği tarafta olmadığı ortaya çıksa bile, kendisi bu yöne ictihad ederek, yani birtakım alâmetlere dayanarak bu sonuca ulaştığı için, namazı yeniden kılması gerekmez. Fakat namaz esnasında kıble yönünü anlaması halinde, namazını bozmadan o tarafa yönelir ve namazını tamamlar. Kıble yönünü bilmeyen kimse, birine sormadan veya kıblenin ne tarafta olduğunu araştırma zahmetine katlanmadan ictihad etmeden rastgele bir tarafa yönelse, namaz esnasında yöneldiği tarafın kesin olarak kıble tarafı olduğunu anlasa namazı yeniden kılar. Çünkü namazın ilk kısmı şüpheli olduğu için, sağlam kanaate dayalı ikinci kısım, şüpheli birinci kısım üzerine bina edilemez. Ancak bu durumu namazı bitirdikten sonra anlayacak olursa, iade etmesi gerekmez. Ebû Yûsuf'a göre her iki durumda da iade etmesi gerekmez. İki kişi kıble cihetini araştırsa ve her biri ayrı bir yönün kıble olduğuna kanaat getirse, bu durumda bunlar birbirlerine uyarak cemaatle namaz kılamazlar. Her biri kendi tesbit ettiği kıbleye dönerek ayrı ayrı namazlarını kılarlar. Bir kimse namazda iken bir özür olmaksızın göğsünü kıble tarafından çevirecek olursa namazı bozulur. Yüzünü çevirecek olursa, derhal kıbleye dönmesi gerekir. Bir kimse abdestsiz olduğunu zannederek namazdan ayrıldıktan sonra abdestli olduğunu hatırlasa, isterse henüz mescidden çıkmamış olsun, namazı bozulmuş olur. Fakat bir kimse mescidde namaz kılarken abdestinin bozulduğu zannıyla kıbleden ayrılıp da daha mescidden çıkmadan abdestinin bozulmadığını anlasa, İmâm-ı Âzam'a göre namazı bozulmuş olmaz. Ama bunu mescidden çıktıktan sonra anlayacak olsa namazı ittifakla bozulur. Çünkü mekânın değişmesi bir özüre mebni değilse, namazı iptal eder. Hastalık veya düşman yahut yırtıcı hayvan korkusu gibi nedenlerle kıbleye dönme imkânı bulamayan kimse, kendisi için en rahat olan tarafa döner. Binek Üzerinde Kıbleye Yönelme Normal durumlarda binek üzerinde nâfile namaz kılmak câiz ise de, farz namaz kılınmaz. Ancak zaruret durumlarında binek üzerinde namaz kılmak câiz görülmüştür. Hayvan üzerinde, otomobil veya otobüste namaz kılındığı takdirde namazın rükünlerinden olan kıyam ve çoğu kere istikbâl-i kıble yerine getirilemez. Fakat yerin çamur olması, namaz kılacak uygun bir yer bulunmaması gibi durumlarda, hayvanı veya otomobili durdurup, hayvanın veya taşıtın üzerinde kıbleye yüz tutarak namaz kılınabilir. Hanefî mezhebinde iki namazın birlikte kılınması cem', hac mevsiminde, Arafat ve Müzdelife dışında kabul edilmediği için, yağmur, çamur ve yolculuk gibi sebeplerle iki namazı birlikte kılmak söz konusu edilmemiştir. Ancak diğer mezhepler, sayılan mazeretlere binaen iki namazın birlikte kılınabileceğini kabul ettikleri için, uygun yer bulma ihtimali olan durumlarda, namazı binek üzerinde kılmayıp uygun vakit ve mekânda iki namaz birlikte kılınabilir. Gemide namaz kılan kimse mümkünse kıbleye doğru döner; gemi yön değiştirdikçe kendisinin de kıble tarafına dönmesi gerekir. Namaz günün belli zaman dilimlerinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Bu itibarla farz namazlar için vakit şarttır. Yine her bir farz namaza bağlı sünnet namazlar, vitir, teravih ve bayram namazları için de vakit şarttır. Bir farz namaz, vaktinin girmesinden önce eda edilemeyeceği gibi, vaktinin çıkmasından sonra da eda edilemez. Bir farz namazın vakti içinde kılınması edâ, vaktinin çıkmasından sonra kılınması da kazâ olarak adlandırılır. Bir namazın özürsüz olarak vaktinde kılınmaması ve ileriki bir vakitte kazâ edilmek üzere ertelenmesi doğru değildir ve günahtır. İlgili hadisten hareketle, unutma ve uyuma gibi mazeretler nedeniyle vaktinde kılınamamış olan namazın daha sonra kılınması gerekir. İhmal ederek, gevşeklik göstererek namazın vakti içerisinde kılınmaması günah olduğu için kimi bilginler, bu şekilde mazeretsiz olarak vakti içerisinde kılınmamış olan namazların kazâ edilemeyeceğini, günahından kurtulmak için tövbe etmek gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bu bilginler, aynı şekilde uyuma ve unutma mazereti sebebiyle vaktinde kılınamamış bir namazın hatırlanıldığında eda niyetiyle kılınacağını belirtmişlerdir. Esasen niyet ederken hangi farz namazın kılındığının belirlenmesi tayin şart olmakla birlikte, eda veya kazâ şeklinde bir belirleme yapmak gerekli değildir. Çünkü kazâya kalmış bir namaz, eda niyetiyle kazâ edilebileceği gibi, henüz vakti çıkmamış bir namaz da kazâ niyetiyle eda edilebilir. Kazâ, sadece beş vakit farz namaz ve bir de vitir namazı için söz konusudur. Cuma ve bayram namazları ve sünnet namazlar kazâ edilemez. 6. Niyet Niyet "azmetmek, kesin olarak irade etmek, kastetmek" demektir. Daha açık bir ifadeyle kalbin bir şeye karar vermesi, hangi işin ne için yapıldığının açıklıkla farkında olunması demektir. Namaz hususunda niyet Allah için safiyetle namaz kılmayı istemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir. Namazın geçerli olması için niyetin gerekli olduğunda İslâm bilginleri ittifak etmişlerdir. Ancak çoğunluk bunu sıhhat şartı sayarken, Şâfiîler ve bazı Mâlikîler rükün sayarlar. Niyetin kalp ile yapılması esas olup dil ile söylenmesi şart değildir. Bununla birlikte ayrıca dil ile de söylenmesi daha iyi olur ve bu tarzda niyet, çoğunluğa göre müstehaptır. Kalpten geçirilen ile dil ile söylenen birbirine uymuyor ise, kalpten geçirilene itibar edilir. Mâlikîler'e göre ise dil ile söylenmesi câiz ise de söylenmemesi daha iyidir. Hanefî mezhebine göre farz namazlar, vitir namazı, adak namazı ve bayram namazları için belirleme şarttır. Meselâ "bugünkü sabah namazına" diye niyet edilir. Fakat vakit içerisinde, o vaktin hangi vakit olduğunu bilmek kaydıyla "bu vaktin farzını k ılmaya" diye niyet edilmesi de yeterlidir. Fakat cuma namazında, vaktin namazına niyet etmek yeterli olmaz, çünkü vakit cuma vakti değil, öğle namazının vaktidir. Nâfile namazlar için "falanca namazın ilk sünnetini veya son sünnetini kılmaya niyet ettim" diye niyet edilir. Bununla birlikte, ister müekked isterse gayr-i müekked olsun nâfile namazlarda, "falanca namazın sünnetini" diye bir belirleme yapmak şart değildir; sadece namaz kılmaya niyet edilmesi yeterlidir, fakat belirleme yapılması daha iyi olur. Özellikle teravih namazı kılarken, "teravih namazına" veya "vaktin sünnetine" diye niyet edilmesi daha ihtiyatlı bir tutum olur. Cemaate yetişip de imamın farzı mı yoksa teravihi mi kıldırdığını bilmeyen bir kimse, farza niyet ederek imama uyar. Eğer imam farzı kıldırmakta ise, uyan kişinin farzı sahih olur; imam teravihi kıldırmakta imişse, uyan kişinin kıldığı namaz nâfile olur, fakat yatsının farzından önce olduğu için teravih namazı yerine geçmez. Niyet ederken hangi farz namazın kılındığının belirlenmesi tayin şart olmakla birlikte, eda veya kazâ şeklinde bir belirleme yapmak gerekli değildir. Çünkü kazâya kalmış bir namaz, eda niyetiyle kazâ edilebileceği gibi, henüz vakti çıkmamış bir namaz da kazâ niyetiyle eda edilebilir. Cemaatle namaz kılınması halinde imama uymaya da niyet edilmesi gerekir. Fakat imamın, imamlığa niyet etmesi şart değildir. Arkada kadın cemaat bulunması halinde, kadınların iktidâsının sahih olabilmesi için imamın onlara imam olmaya niyet etmesi gerektiği söylenmiştir. Niyetin Zamanı. Niyetin iftitah tekbiriyle birlikte yapılması efdaldir. Fakat niyet ile tekbir arasında namaz ile bağdaşmayacak bir iş bulunmaması şartıyla, tekbirden önce de niyet edilebilir. Tekbir alındıktan sonra yapılan niyet çoğunluk tarafından kabul edilen görüşe göre geçerli olmaz. Diğer bir görüşe göre Sübhâneke'den veya eûzüden önce edilen niyet ile namaz geçerli olur. Öteki mezhepler niyet ile tekbirin yakın olmasına önem vermişlerdir. Özellikle Şâfiî mezhebinde niyetin hemen tekbirden önce veya tekbirle birlikte yapılması gerekir. Namaza başlarken yapılan niyetin namaz sonuna kadar hatırlanması şart değildir. Bu bakımdan bir kimse bir vaktin farz namazına niyet ederek namaza başlasa, daha sonra nâfile kılıyormuş gibi bir zan ile namazını tamamlasa, farz namazı kılmış sayılır. Yatsı namazını kılmak isteyen vatandaşlar yatsı namazı kaç rekat? Yatsı namazının ilk sünneti kaç rekat? Yatsı namazının farzı kaç rekat? Yatsı namazının son sünneti kaç rekat? Yatsı namazından sonra kılınan vitir vacip namazı kaç rekattır? Yatsı namazı nasıl kılınır? gibi soruların cevaplarını merak ediyor. Yatsı namazı toplamda 13 rekat mı? Yatsının ilk sünneti 4 rekattan mı oluşur? Yatsının farzı 4 rekat mı? Yatsının son sünneti 2 rekat mı? Vitir vacip namazı 3 rekat mı? Detaylar sizlerle...YATSI NAMAZI KAÇ REKATTIR?Yatsı namazı toplamda 13 rekattır. Daha doğrusu vitir vacip namazını saymazsak sadece yatsı namazı 10 rekattan oluşuyor. Yatsı namazı 4 rekat ilk sünnet, 4 rekat farz, 2 rekat son sünnet ve 3 rekat vitir vacip namazı olarak toplamda 13 rekat şeklinde kılınır. Ek olarak yatsı namazının sonunda kılınan vitir vacip namazı ise 3 rekattır. Haliyle yatsı namazı toplamda 10+3=13 rekattan namazı; - 4 rekat ilk sünnet- 4 rekat farz- 2 rekat son sünnet- 3 rekat vitir vacipToplamda 13 NAMAZININ İLK VE SON SÜNNETİ KAÇ REKAT?Yatsı namazının ilk sünnet ve son sünnet olmak üzere 2 tane sünneti var. İlk sünneti 4 rekattır. Yatsı ezanı okunduktan sonra 4 rekatlık ilk sünnet kılınır. Ardından 4 rekatlık farzdan sonra 2 rekatlık son sünnet NAMAZININ FARZI KAÇ REKAT?Yatsının farzı toplam 4 rekattır. İlk sünnetten sonra 4 rekat farz NAMAZINDA KILINAN VİTİR VACİP NAMAZI KAÇ REKAT?Vitir vacip namazı yatsı namazının sonunda kılınmaktadır. Yani yatsının 2 rekatlık son sünnetinden sonra 3 rekat vitir vacip namazını NAMAZI NASIL KILINIR?Kısacası yatsı namazı sırasıyla 4 rekat ilk sünnet, 4 rekat farz, 2 rekat son sünnet ve 3 rekat vitir vacip olmak üzere toplamda 13 rekattan oluşmaktadır. İlk olarak 4 rekatlık ilk sünnet eda edilir. Ardından 4 rekat yatsının farzı kılınır. Sonrasında 2 rekat yatsının son sünneti kılınır. En sonunda ise 3 rekat vitir vacip namazı kılınır. Bu şekilde yatsı namazı kılınmış olur. Allah kabul eylesin. Amin...YATSI NAMAZININ İLK SÜNNETİ NASIL KILINIR? 2 REKAT1. Rekat - "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının ilk sünnetini kılmaya. Uydum Kur'an-a, döndüm kıbleye." diye niyet Niyetten sonra "Allahu Ekber" diye tekbir getirilir ve namaza Namaza başladıktan sonra ilk olarak "Sübhaneke" duası Ardından "Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim." denilerek euzü besmele çekilir ve Fatiha Suresi Fatiha Suresinden sonra namaz sureleri Zamm-ı Sure okunur. Veya Kur'an-ı Kerim'den istediğiniz sure Zammı Sure okuduktan sonra "Allahu Ekber" denilir ve rükuya Rukuda 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdede 3 kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" okunur. Sonra "Allahu Ekber" diyerek oturma pozisyonuna gelinir. Ardından 2-3 saniye bekledikten sonra tekrardan "Allahu Ekber" diyerek 2. secdeye gidilir. Burada yine 3 defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Akabinde "Allahu Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir. Böylelikle 2. rekata başlanılmış Rekat - Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. 2. rekatta Subhaneke okunmasına gerek Fatiha'dan sonra Zammı Sure okunur. Ardından "Allahu Ekber" denilerek ruküya Rüku'da 3 defa "Subhane Rabbiyel Azim" Sonrasında "Semi Allahulimen Hamide" denilerek ayağa doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd" denilir ve sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" 2 rekat bittiği için sonrasında oturma haline gelinir. Burada "Ettehıyyatü-Allahümme Salli ve Allahümme Barik" okunur. Ka'de-i ahîre oturuşu olarak adlandırılan bu oturuşta Tahiyyat-Salli-Barik duaları okunur. Öğlen namazının ilk sünnetindeki 1. oturuşunda sadece Tahiyyat duası okunmaktadır. Fakat ikindi ve yatsıda Salli ve Barik de okunur. Dualar bitince "Allahu Ekber" denilir ve ayağa kalkılır. Yani 3. rekata Rekat - "Subhaneke" duasıyla 3. rekata başlanır. Ardından Besmele Sonrasında Fatiha Suresi okunur ve ardından Zammı Sure okunur ve rükuya Rüku'da 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Akabinde "Allahu Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir. Böylelikle 4. rekata başlanılmış Rekat - Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. 2. rekatta Subhaneke okunmasına gerek Fatiha'dan sonra Zammı Sure okunur. Ardından "Allahu Ekber" denilerek ruküya Rüku'da 3 defa "Subhane Rabbiyel Azim" Sonrasında "Semi Allahulimen Hamide" denilerek ayağa doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd" denilir ve sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" 4 rekat bittiği için sonrasında oturma haline gelinir. Burada Ettehıyyatü - Allahümme Salli - Allahümme Barik ve Rabbena duaları Akabinde "Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah" diyerek önce sağa sonra sola selam veririz ve namazı bitirmiş Allah kabul eylesin...YATSI NAMAZININ FARZI NASIL KILINIR? 4 REKAT1. Rekat - "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının farzını kılmaya. Uydum Kur'an-a, döndüm kıbleye." diye niyet Niyetten sonra "Allahu Ekber" diye tekbir getirilir ve namaza Namaza başladıktan sonra ilk olarak "Sübhaneke" duası Ardından "Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim." denilerek euzü besmele çekilir ve Fatiha Suresi Fatiha Suresinden sonra namaz sureleri Zamm-ı Sure okunur. Veya Kur'an-ı Kerim'den istediğiniz sure Zammı Sure okuduktan sonra "Allahu Ekber" denilir ve rükuya Rukuda 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdede 3 kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" okunur. Sonra "Allahu Ekber" diyerek oturma pozisyonuna gelinir. Ardından 2-3 saniye bekledikten sonra tekrardan "Allahu Ekber" diyerek 2. secdeye gidilir. Burada yine 3 defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Akabinde "Allahu Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir. Böylelikle 2. rekata başlanılmış Rekat - Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. 2. rekatta Subhaneke Fatiha'dan sonra Zammı Sure okunur. Ardından "Allahu Ekber" denilerek ruküya Rüku'da 3 defa "Subhane Rabbiyel Azim" Sonrasında "Semi Allahulimen Hamide" denilerek ayağa doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd" denilir ve sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" 2 rekat bittiği için sonrasında oturma haline gelinir. Farz namaz olduğu için burada "Ettehıyyatü" okunur. Ka'de-i ahîre oturuşu olarak adlandırılan bu oturuşta Ettehıyyatü okunur. Farz namazların 1. oturuşunda sadece Tahiyyat duası okunmaktadır. Tahiyyat duası bitince "Allahu Ekber" denilir ve ayağa kalkılır. Yani 3. rekata Rekat - Besmele çekilir ve 3. rekata Farz namazların 3. rekatında subhaneke okunmaz. Yani sübhaneke okunmadan Fatiha Suresi'ne besmele ile başlanır. Farz olduğu için Fatiha'dan sonra Zammı Sure de okunmaz. 3. ve 4. rekatlarda Zammı sure okunmadan sadece Fatiha suresi okunur. Ardından rükuya Rüku'da 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Akabinde "Allahu Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir. Böylelikle 4. rekata başlanılmış Rekat - Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. Farz olduğu için Fatiha'dan sonra Zammı Sure okunmaz. 3. ve 4. rekatlarda Zammı sure okunmadan sadece Fatiha suresi okunur. Ardından rükuya Rüku'da 3 defa "Subhane Rabbiyel Azim" Sonrasında "Semi Allahulimen Hamide" denilerek ayağa doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd" denilir ve sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" 4 rekat bittiği için sonrasında oturma haline gelinir. Burada Ettehıyyatü - Allahümme Salli - Allahümme Barik ve Rabbena duaları Akabinde "Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah" diyerek önce sağa sonra sola selam veririz ve namazı bitirmiş Allah kabul eylesin...YATSI NAMAZININ SON SÜNNETİ NASIL KILINIR? 2 REKAT1. Rekat - "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü yatsı namazının son sünnetini kılmaya. Uydum Kur'an-a, döndüm kıbleye." diye niyet Niyetten sonra "Allahu Ekber" diye tekbir getirilir ve namaza Namaza başladıktan sonra ilk olarak "Sübhaneke" duası Ardından "Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim." denilerek euzü besmele çekilir ve Fatiha Suresi Fatiha Suresinden sonra namaz sureleri Zamm-ı Sure okunur. Veya Kur'an-ı Kerim'den istediğiniz sure Zammı Sure okuduktan sonra "Allahu Ekber" denilir ve rükuya Rukuda 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdede 3 kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" okunur. Sonra "Allahu Ekber" diyerek oturma pozisyonuna gelinir. Ardından 2-3 saniye bekledikten sonra tekrardan "Allahu Ekber" diyerek 2. secdeye gidilir. Burada yine 3 defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Akabinde "Allahu Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir. Böylelikle 2. rekata başlanılmış Rekat - Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. 2. rekatta Subhaneke Fatiha'dan sonra Zammı Sure okunur. Ardından "Allahu Ekber" denilerek ruküya Rüku'da 3 defa "Subhane Rabbiyel Azim" Sonrasında "Semi Allahulimen Hamide" denilerek ayağa doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd" denilir ve sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" 2 rekat bittiği için sonrasında oturma haline gelinir. Burada Ettehıyyatü - Allahümme Salli - Allahümme Barik ve Rabbena duaları Ardından 2 rekat bittiği için selam verilir. "Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah" diyerek önce sağa sonra sola selam veririz ve namazı bitirmiş Allah kabul eylesin...Böylelikle yatsı namazının 10 rekatını eda etmiş oluruz. Geriye 3 rekatlık Vitir Vacip namazı kalmış oluyor. Onun da kılınışını aşağıya yazalım. Allah kılacağınız yatsı namazlarını kabul eylesin. Amin...YATSIDAN SONRA KILINAN VİTİR VACİP NAMAZI NASIL KILINIR? 3 REKAT1. Rekat - "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü vitir vacip namazını kılmaya. Uydum Kur'an-a, döndüm kıbleye." diye niyet Niyetten sonra "Allahu Ekber" diye tekbir getirilir ve namaza Namaza başladıktan sonra ilk olarak "Sübhaneke" duası Ardından "Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim." denilerek euzü besmele çekilir ve Fatiha Suresi Fatiha Suresinden sonra namaz sureleri Zamm-ı Sure okunur. Veya Kur'an-ı Kerim'den istediğiniz sure Zammı Sure okuduktan sonra "Allahu Ekber" denilir ve rükuya Rukuda 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdede 3 kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" okunur. Sonra "Allahu Ekber" diyerek oturma pozisyonuna gelinir. Ardından 2-3 saniye bekledikten sonra tekrardan "Allahu Ekber" diyerek 2. secdeye gidilir. Burada yine 3 defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Akabinde "Allahu Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir. Böylelikle 2. rekata başlanılmış Rekat - Besmele çekilerek Fatiha Suresi okunur. 2. rekatta Subhaneke Fatiha'dan sonra Zammı Sure okunur. Ardından "Allahu Ekber" denilerek ruküya Rüku'da 3 defa "Subhane Rabbiyel Azim" Sonrasında "Semi Allahulimen Hamide" denilerek ayağa doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd" denilir ve sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" 2 rekat bittiği için sonrasında oturma haline gelinir. Vitir vacip namazında ilk oturuşta sadece "Ettehıyyatü" duası okunur. Ka'de-i ahîre oturuşu olarak adlandırılan bu oturuşta Ettehıyyatü okunur. Tahiyyat duası bitince "Allahu Ekber" denilir ve ayağa kalkılır. Yani 3. rekata Rekat - Besmele çekilir ve 3. rekata Vitir vacip namazında Fatiha ve Zammı sure okuduktan sonra eller kulaklara kadar kaldırılarak tekbir alınır ve kunut duaları okunur. Yani öncelikle Fatiha Suresini okuyoruz. Ardından Zammı sure veya Kur'an-ı Kerim'den en az 3 ayet Sonrasında rükuya gitmiyoruz. Burada çok şaşıranlar olabiliyor. Fatiha suresi ve namaz suresi okuduktan sonra ellerimizi kulaklara kadar kaldırıyoruz ve tekrardan "Allahu Ekber" diyerek tekbir Tekbir aldıktan sonra Kunut 1 ve Kunut 2 dualarını okuyoruz. Ardından rükuya Rüku'da 3 kere "Subhane Rabbiyel Azim" Ardından "Semi Allahulimen Hamide" diyerek rukudan doğrulur. Burada "Rabbena velekel Hamd." Sonrasında "Allahu Ekber" diyerek secdeye gidilir. Yine 2 secde yapılır ve her secdede 3'er kere "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" Sonrasında oturma haline gelinir. Vitir namazı 3 rekat olduğu için 3. rekat bittikten sonra oturacağız. Kade-i Ahire oturuşunda "Tahiyyat - Salli - Barik - Rabbena" dualarının hepsi Son olarak ilk önce sağa ve sonra sola olmak üzere "Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah" diyerek selam verilir ve namaz bitirilmiş 3 rekatlık Vitir Vacip namazını da kılmış oluruz. Namazdan sonra tesbihat çekilir ve yatsı namazı tamamen eda edilmiş olur. Allah kabul eylesin...Ek olarak diyelim ki yatsı namazını cemaatle kılmak için camiye gittiniz. Son sünneti kıldıktan sonra dilerseniz vitir vacip namazını evde kılmak için camiden çıkabilirsiniz. Yani Vitir namazı ayrı olarak evde de VACİP NAMAZI NASIL KILINIR? DİYANETVitir namazı, yatsı namazından sonra kılınan, Hanefîlere göre üç rekâtlı vacip bir namazdır. Vitir namazının her rekâtında Fâtiha ve ardından bir sûre ya da birkaç âyet okunur. İkinci rekâtın sonunda oturularak sadece tahiyyât duası okunur. Üçüncü rekâtta kıraat tamamlandıktan Fâtiha ve ardından bir sûre ya da birkaç âyet okunduktan sonra eller kulaklara kadar kaldırılarak tekbir alınır ve kunut duaları okunur. Vacib olan bu namaz yatsı namazı kılındıktan sonra sabah namazının vakti girinceye kadar herhangi bir zamanda kılınabilir. Zira Hz. Peygamber "Vitir namazını yatsı namazı ile tan yerinin ağarması arasında kılın" Ebû Dâvûd, Vitir, 1; Tirmizî, Salât, 220; İbnü'l-Hümam, Feth, I, 426 buyurmuştur. Uyanabilecek olan kimsenin vitir namazını gecenin sonunda, yani imsak vaktinden bir müddet önce kılması daha faziletlidir Müslim, Salâtü'l-müsafirîn 162; Tirmizî, Salât, 222. Ancak uyanamayacağına dair endişe taşıyan kimsenin, vitir namazını uyumadan önce kılması uygun olur. Vaktinde kılınamayan vitir namazının daha sonra kaza edilmesi vaciptir İbnü'l-Hümâm, Feth, I, 426.VİTİR NAMAZININ 3. REKATINDA TEKBİR ALMAYI UNUTAN KİMSE NE YAPMALIDIR?Bir kimse kunut yapmayı unutur ve rükûdan sonra hatırlarsa, ondan kunut düşmüş olur. Bunun yerine namazın sonunda sehiv secdesi yaparak namazını NAMAZI NE ZAMANA KADAR KILINABİLİR?Yatsı namazının vakti, akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlar, "imsak" vaktine tan yerinin ağarmaya başlamasına kadar devam eder Tahâvî, Şerhu me'âni'l-âsâr, I, 159; Kâsânî, Bedâî', I, 124; Merğînânî, el-Hidâye, I, 258; Zeylaî, Tebyîn, I, 81. Yatsı namazı bu süre içinde herhangi bir vakitte kılınabilir. Bununla birlikte bazı âlimler, bütün farz namazlarda olduğu gibi yatsı namazını da vaktinin ilk diliminde kılmanın Hz. Peygamberin tavsiyesi gereğince daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Buna karşılık yine bazı rivayetlere dayanarak yatsı namazını gecenin biraz ilerleyen diliminde kılmanın daha uygun olduğunu söyleyen âlimler de vardır İbn Kudâme, el-Muğnî, II, 28.Şâfiî mezhebine göre yatsı namazının vakti batı ufkundaki kızıllığın kaybolmasıyla başlar, tan yerinin ağarmasına kadar devam eder. Ancak bu mezhebe göre yatsı namazının vakti kendi içinde "faziletli", "ihtiyârî", "cevâz" ve "özür" olmak üzere dörde ayrılır. Faziletli vakit, vaktin başında kılınmasıdır. İhtiyarî vakit, gecenin ilk üçte bir vaktidir. Bundan sonra fecre kadarki vakit ise cevaz vaktidir. Bu vakitte yatsı namazını kılmak caiz ise de mekruhtur. Özür vakti ise yatsının cem-i takdim ile kılınacağı akşam namazı vaktidir Nevevî, el-Mecmû', III, 31. Yatsı namazı Gündem - Longtail Dini Gündem Yaşam Haberler

farzı sünnetinden önce kılınan namaz